anlatan kadınlar
roman, öykü, şiir, deneme, anı, tiyatro, senaryo...
|
biyografisi:
necla göçmen
1961 kırşehir doğumlu. orta öğrenimini ve liseyi istanbul yeni levent lisesi'nde tamamladı.
istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümünden mezun olduğu yıl yüksek lisans
yapmaya başlayan göçmen, aynı yıl özel bir bankada görev alarak çalışma hayatına atıldı.
yüksek lisans tezinde ilk çağdan günümüze kadının toplumdaki konumu nu inceledi. bankada
çalıştığı sekiz yıl boyunca tatillerinde doğa ve kültür turlarına katıldı. bu turlarda
türkiye'de iki kez zirve yaptı ve uzun mesafeli doğa yürüyüşlerine katıldı. ingiltere'ye
dil öğrenimine gitti. gönüllü alarak bir yıl süresince epilepsili ve otistik çocukların
gündelik hayatlarına yardımcı oldu. bu süre içinde, ingiltere'nin birçok bölgesini, fransa,
isviçre ve italya'yı gezdi. yurtdışından döndükten sonra nepal-hindistan-pakistan-iran
gezisine katıldı ve bu gezisini mayıs 2011'de uzak diyarlar-doğu notları adıyla
kitaplaştırdı.
evlendikten sonra eşiyle birlikte kapadokya bölgesine taşındı. bir süre eşiyle birlikte
sanat galerisi işletti. daha sonra bir yıl da izmir'de yaşayan yazar ve eşi yeniden istanbul'a
dönüş yaptı. göçmen'in ikinci kitabı olan aşktan da öte 2014 yılında yayınlandı. takma
isimle çıkardığı ilk kitabı olan uzak diyarlar'ı daha sonra kendi ismi ile gitmeseydim
ölecektim adıyla yeniden yayınlandı. halen bodrum'da yaşayan necla göçmen'in son olarak
yazdığı meryem'in suskunluğu adında 2020 yılında epona yayınları arasında yayınlandı.
|
yapıtları:
adı: gitmeseydim ölecektim - nepal-hindistan-pakistan-iran (gezi-anı)
ilk yayın tarihi: 1. baskı mayıs 2011; 2. baskı: şubat 2015, istanbul
yayınevi: 1. baskı: park kitap, 2. baskı: kanes yayınları
içeriği/özeti:
“bir
zamanlar “reenkarnasyon denilen şey gerçekse ben evliya çelebi’nin 20. asırdaki hâli olmalıyım.”
diye düşünürdüm. sonraları bu tahminimin yanlış olduğu sonucuna ulaştım.
öyle ya ben tüm dünyayı gezip görmeyi, uzun uzun seyahatlere çıkmayı düşünmüyordum. avrupa’nın
tarihî ve düzenli şehirleri beni ilgilendirmiyordu. afrika’nın çorak toprakları ve safari turları
umurumda bile değildi. hayaller ve fırsatlar ülkesi amerika asla rüyalarımı süslememişti.
nepal ve hindistan… işte rüyalarımın ve hayallerimin sihirli ülkeleri… nedendir bilmem katmandu,
himalayalar, everest, ganj, delhi gibi bu coğrafyalara ait isimler çocukluğumdan beri beni hipnoz
etmeye yeterdi.
bir gün sait faik’in bir hikâyesini okudum. hikâye “yazmasam deli olacaktım.” cümlesiyle
bitiyordu. o anda beynimden vurulmuşa dönmüş ve kendi kendime “görmezsem ölürüm.” diye
mırıldanmıştım.
evet dostlar, hayallerimin ülkelerini gezdim ve izlenimlerimi bu kitapta anlattım. şimdi de
diyorum ki: “gitmeseydim ölecektim.”
|
adı: aşktan da öte (roman)
ilk yayın tarihi: ekim 2014, istanbul
yayınevi: kanes yayınları
içeriği/özeti:
bir umut
mu yoksa unut diye mi atıyordu kalbi pelin’in?
saplantı haline dönüşmüş bir aşk, vazgeçme noktasından öteye geçmişti çoktan. söylenecek sözün
bittiği yerden başlıyordu yüreğindeki yangınlar. çocukluk aşkı, gençlik sevdası ve hayatının
merkezine koyduğu insan olan yiğit, ona karşı dostluk ve arkadaşlıktan başka hiçbir şey
hissetmiyordu. pelin’in duyguları ise ne zincirlere ne de kelepçelere vurulabilirdi. yüreğine adak
çaputları bağlıyordu birbiri andına… dantel gibi işlediği sevdası düğümleniyordu boğazına. ve kalbi
koşmaktan yorulunca “ölüme yalınayak gidilir…” diyerek çiçek tozları serpti ondan geriye kalan
sevdalı yüreklere…
keşke gözleri olsaydı da aşkın, tanık olabilseydi onun kadrini bilenlere…
|
adı: meryem'in suskunluğu (roman)
ilk yayın tarihi: şubat 2020, istanbul
yayınevi: epona yayınları
içeriği/özeti:
düşünüyorum da... başörtüsü problemi ile çıktılar yola. şimdi bütün liseler imam
hatip okulu oldu. yetinmediler, ortaokulları da imam hatip yaptılar. o zamanlar başörtüsü
meselesini biraz araştırdığımda altından büyük devletlerin yeşil kuşak ve ılımlı
islam projeleri çıktı. galiba olay tutucu babaların kızlarından talepleri değildi,
güçlü devletlerin bizim gibi ülkelere müdahalesi idi.
orta doğu’nun alevleri arasında başlayan bir hikâye. meryem ve kızı Mina’nın savaşa, göçe
ve insan tacirlerine rağmen hayata tutunmasını anlatan bu kitap, belki de her gün yanımızdan
geçen ya da yanından geçtiğimiz mültecilerin acılarını, mücadelelerini anlatıyor.
suriye’den türkiye’ye sürüklenen bu anne ve kıza yardımcı olan yazar nazlı ile eşi
ressam arda ile orta doğu'nun farklı kentlerinde ateş ve ölümü yazan gazeteci semih'le beraber
okur da savaşın içine sürükleniyor.
meryem sabırla susuyor. uğradığı cinsel istismara, kimsesizliğe, yoksulluğa rağmen susuyor.
sabrının mükâfatını iyi insanlarla tanışarak ve bir aşkla alıyor meryem. türkiye’de artık meryem’i
ve mina’yı yeni bir hikâye bekliyor ve roman müslümanları yok oluşa götüren süreci gözler önüne
seriyor.
|
yazar ve kitaplarla ilgili yazılar, bağlantılar:
yazarın kitapla ilgili bir konuşmasının görüntülü bağlantısı
|
|
|