|
biyografisi:
sülbiye yıldırım
1958 yılında malatya’da doğdu.
öğretmen olarak birçok şehirde çalıştıktan sonra 2009 yılında izmir’e yerleşti.
yüreğine bak adlı ilk öykü kitabı 2016 yılında kanguru yayınları
tarafından yayımlandı. egeli kadın yazarlar platformu, izmir kadın yazarlar
derneği, izmirli oluşum eksi 18 çocuk ve gençlik edebiyatı grubu, martı çocuk
yazını grubunun üyesi. bu gruplarla birlikte çalışılan birçok ortak projeler
sonunda çıkarılan kitaplarda çocuk öyküleriyle yer aldı. kolektif çalışmanın
sonucu ortaya çıkan kadınım kadınsın kadınız kitabına medya şiddeti ve
kadın konusunda katkı koydu. varlık, yeni gelen, bireylikler, edebiyatist,
günizi, gamlı baykuş ve kurşun kalem edebiyat dergilerinde, edebiyathaber.net,
kiltabletoyku.com, panzehirdergi.com kitapeki.com’da öyküleri ve kitap tanıtım
yazıları, ekdergi.com, tilkisanat.com, kalemkahveklavye.com, panzehirdergi.com
sitelerinde edebiyat, görsel sanat ve mitoloji denemeleri yayımlandı/yayımlan
makta.
ocak 2023’de de, lukianos’un horozu isimli ikinci öykü kitabı kekeme
yayınları tarafından yayımlandı.
|
yapıtları:
adı: yüreğine bak (öykü)
ilk yayın tarihi: nisan 2016, ankara
yayınevi: kanguru yayınları
içeriği/özeti/yorum:
sülbiye yıldırım’ın “yüreğine bak” adlı kitabındaki öyküleri okurken, hem
günceli hem de yakın geçmişin kavranışını çok önemsediğini gördüm. bu durum
uzun yıllardır bile ısteye unutturulan ınsancıl ılişkilerimize, birbirimize ait
olduğumuzu duyumsatmaya yönelik estetik-politik bir tavırdır. genelde sanatın
özelde edebiyatın toplumdan koparıldığı, anlamdan uzaklaştırıldığı bir dönemde,
her metnin öncelikle ınsanın ve onun ılişkilerinin bir sonucu olduğunu
duyumsatan bu öykülerde, her okumadan sonra sadece aklıma değil, tekrar tekrar
yüreğime de baktım. bir tür yüzleşme ve arınma olanağı veren öyküler bunlar.
üstelik bunu yaparken de bir edebi metnin öncelediği edebi dili kesinlikle
önceliyor, dilin derinliklerinden taviz vermiyor. bir süre sadece yüreğime
bakacağım ve orada varolduğunu duyumsadığım ötekini kendi yaşamımın ıçine
alacağım…” aydın şimşek
kitapla ilgili bağlantılar:
"yüreğine bak insanın acıklı öyküsü"
mehmet aslan, gerçek edebiyat, 21.01.2021
 
adı: lukianos'un horozu (öykü)
ilk yayın tarihi: ocak 2023, ankara
yayınevi: kekeme yayınları
içeriği/özeti/yorum:
“... en kadersiz hayvan insan, doğanın ona koyduğu sınırların dışına taşmak
istiyor, oysa içlerinde bulunan deliler en yüceleri ki, doğalarının elverdiğinin
ötesinde işlere girişmeyerek üzerlerine çöken sayısız felaketlerin sayısını azaltabiliyorlar.
hepsinin bunu anlamalarına, hepsinin delirmelerine az kaldı. dünya kurtulacak. ” (s:26)
lukianos ms 2. yüzyılda, roma imparatoru marcus aurelius zamanında yaşamıştır. kommagene’de doğmuş, samsat’ta yaşamını sürdürmüştür. iyi eğitim görmüştür. “komik diyalog” türünün mucidi olarak kabul edilen, iyi bir hiciv yazarıdır. günümüze kadar ulaşan seksen kadar eserinin neredeyse hepsi kurgusal niteliktedir.
aya yapılan bir yolculuğu anlattığı “gerçek bir hikâye” adlı öyküsü, edebiyat dünyasının ilk bilimkurgu yapıtı kabul edilir. yaşadığı kültüre hem içeriden hem de dışarıdan gerçekçi ve objektif gözle bakabilen bir yazardır.
samsatlı lukianos’u kısaca tanıdığımıza göre, artık şu soruyu sorabiliriz: sülbiye yıldırım bir öykü kitabına onun adını neden vermek istemiştir, üstelik “horoz” imgesiyle birlikte?
türkçede “horoz”un çağrışım alanı daha çok erk/güçtür. bununla birlikte dilimize yerleşen “horozlanmak” sözcüğüyle, herkesi sabahın köründe uyandırıp hizaya sokmaya çalışmaktan tutun da saldırganlığa, kabadayılığa varan çok geniş anlam yüklenmektedir. şöyle durup düşünseniz, “horozluğa” dair, farklı anlamlar yüklenen o kadar çok deyim ve atasözü bulabilirsiniz ki şaşırıp kalmamak mümkün değildir. açgözlü, alaycı, nüktebaz, hicivkâr…
peki, tüm bu nitelikler sülbiye yıldırım’ın öykülerinde karşımıza çıkıyor mu, çıkmalı mı?
ilk öyküsünün adına bakalım: “kırmızı mersedesli kâmil”, kısaca mersedes kâmil. ayrıntılarına girmeyelim çünkü mersedes sıfatı bile başlı başına hicivdir, ironidir, “tatlı” deliliğe vurgudur.
çokça ayrıntıya girip okura “ben özetledim, siz okumasanız da olur!” demenin anlamı yok. öyle ya öykü, salt bir “içerik panayırı” değildir. ayrıca yazarın biçimi/biçemi, dili, kurgusu yani “kendisinin aynası”dır da. bu aynada yazar, kim bilir kaç kılığa girecek…
okur da kelimelerin seyircisi olmayı bilendir.
arka kapaktan
kitapla ilgili bağlantılar:
"sülbiye yıldırım ile lukianos'un horozu kitabı üzerine: gerçeklere uyanma vakti geldi"
beril azizoğlu, haber sol, 02.04.2023
|
bu sayfa en son 18.04.2024'de düzenlenmiştir.
|