Kitaplara Dair:
Lüzumsuz Adam: İlk kez 1948'de Varlık Yayınları tarafından yayınlanmış olup yazarın dördüncü kitabıdır. İçinde tümü de İstanbul'da geçen 14 öykü bulunmaktadır. İlk baskıdaki yayınlanma sırasıyla bu öyküler şunlardır: "Lüzumsuz Adam","Ben Ne Yapayım?", "Birahanedeki Adam", "Mürüvvet", "İp Meselesi","Menekşeli Vadi", "Bizim Köy Bir Balıkçı Köyüdür","Kaçamak, Papağan, Karabiber", "Bacakları Olsaydı", "Ayten", "Papaz Efendi","Bir Külhanbey Hikayesi", Kameriyeli Mezar,"Hayvanca Gülen Adam".
Eleştirmenler Sait Faik'in bu kitapla yeni bir öykü tarzına yöneldiğini ileri sürmüşlerdir. Lüzumsuz Adam'daki öykülerde, yazar, olay örgüsünü arka plana iterek düşüncelere, çağrışımlara ve hislere yer verdi. İnsanların iç dünyalarını anlattı. Anlatımında ise halk anlatıcılığının izleri görülmeye başladı. Abasıyanık, kendine özgü deyimler ve argolar da kullandı. Kitapta yer alan İp Meselesi isimli öyküde ise Sait Faik, yaşamının son günlerinde ağırlık verdiği gerçeküstücü tarzı ilk kez denedi. Abasıyanık, bu kitabı Lüzumsuz Adam isimli öyküyü yazmadan önce Kestaneci Dostum adıyla yayımlaması için Rakım Çalapala'ya verdi. Yazar, bu kitap için 100 lira telif ücreti de aldı. 1947 yılında ise yeni bir öykü yazdı. İsim bulamadığı bu öyküsünü okuyan Yaşar Nabi, isim olarak daha önce Sabahattin Ali'den duyduğu Lüzumsuz Adam'ı önerdi. Bu öneriyi beğenen Sait Faik, hikâyesinde kullandı. 1948'de yeni bir kitap yayınlaması gündeme gelince, Sait Faik, Çalapala'ya verdiği Kestaneci Dostum'u Yaşar Nabi'ye getirdi. Kitaba adını veren hikâye yüzünden yazarın karakola çağrıldığını bilen Nabi, Abasıyanık'a Kestaneci Dostum'u kitaptan çıkarıp onun yerine Lüzumsuz Adam'ı eklemeyi teklif etti. Bu teklifi yazar tarafından olumlu karşılanınca kitabın ismi de Lüzumsuz Adam oldu.
Lüzumsuz Adam öyküsünde yazarla yer yer otobiyografik benzerlikler olduğu düşünülebilen bir kişi anlatılmaktadır. Avare avare gezen, boğaza yakın küçük bir semtte yaşayan bu adam, başta mekânlar olmak üzere, yaşadığı bu çevredeki kişileri, yaşantı ve uğraşlarını, zamanı nasıl geçirdiklerini büyük bir gerçekçilikle adeta bir film gibi anlatmaktadır.
Alemdağ'da Var Bir Yılan: Bu kitap da yine Varlık Yayınları tarafından 1954 yılında, yazarın ölümünden iki ay kadar önce ilk kez yayınlanmıştır. Bu kitapta da 17 hikâye bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla, "Öyle Bir Hikaye", "Yalnızlığın Yarattığı İnsan", "Alemdağın'da Var Bir Yılan", "Panco'nun Rüyası", "Melahat Heykeli", "Yani Usta", "İki Kişiye Bir Hikaye", "Rıza Milyoner", "Sarmaşıklı Ev", "Eftalikus'un Kahvesi", "Hişt hişt", "Dülger Balığının Ölümü", "Kafa ve Şişe", "Çarşıya İnemem", "Dolapdere", "Bir Hastalık", Yılan Uykusu" adlı öykülerdir.
Kitapta yer alan Alemdağ'da Var Bir Yılan adlı öykü kitabın diğer öykülerinin çoğundan farklı olup, bazı eleştirmenler bu öyküler, "gerçeküstücü" bir anlatımla yazıldığını ileri sürmüşlerdir. Öyküde bazı başka öykülerinde de yer alan bir "eşcinsellik" izleği göze çarpmaktadır. Bunun yanında bazı başka özellikleri nedeniyle yazarın üzerinde en çok konuşulan kitaplarından birisi olarak nitelendirilmektedir. Bu hikâyede de yazarın daha önce yazmış olduğu "öyle bir şey", "yalnızlığın yarattığı insan" adlı hikâyelerinde yer verdiği "Panço" karakteri onun anlatıcı-yazarla ilişkisi ortaya konulmaktadır. Fethi Naci yazar ve hikâyeciliği üzerine yazdığı 1998 yılında Adam yayınları tarafından yayınlanan kitabında şunları söylemektedir:
" 'Yalnızlığın Yarattığı İnsan'da, bir adam 'Yeme tırnağını.' diye bağırmıştı Panco’ya. Bu hikâyede de, anlatıcı, daha hikâyenin başında, 'Çek elini ağzından. Tırnağını yeme!' diye bağırıyor. Panço, anlatıcının evine cuma günleri geliyormuş: Bir önceki hikâyede sözü geçen 'Alçıdan, ağzı pipolu gemici heykeli onu beklerdi.' Bu iki ayrıntı bile anlatıcının günün yirmi dört saatinde, halk şairinin deyişiyle 'Gündüz hayalinde, gece düşünde', Panco’yu düşündüğünü, bu karasevdayı anlatmaya yetiyor.
... insansız Alemdağ - 'tabiat'” - sanki bir cennet! Nasıl olmasın 'Panco’nun her zamanki kansız ve hiddetli yüzünde çıban yarasına doğru kaymış bir gülümseme gözüküyor.' Alemdağı bir cennet; çünkü Sait Faik'i de, Panco’yu da yargılayacak insanlar yok burada, onların değer yargıları yok, ahlâkî yasakları yok, toplumsal baskıları yok, yasal baskıları yok. Alemdağı, yani tabiat, yani yılan, tavşan, karatavuk, keklik, keçi, yasak bilmez, önyargısızdır, kimseyi suçlamaz, herkesin sığınabileceği bir özgürlük alanıdır; kısaca, Alemdağı’nda bir insanı sevmekle hiçbir şey bitmez. İşte bunun içindir ki Sait Faik, “Alemdağı güzel, Alemdağı... İstanbul çamur içinde.' der."
Biyografisi:
Sait Faik Abasıyanık 18 Kasım 1906'd.a Adapazarı'nda doğdu. Çocukluğu Adapazarı'nda geçti. İlköğrenimini Rehber-i Terakki Okulu'nda yaptı. Ortaöğreniminin bir kısmını İstanbul Erkek Lisesi'nde, diğer kısmını ise Bursa Lisesi'nde tamamladı (1925-1928). Yüksek-öğrenimine İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü'nde başladı (1928). İki yıl sonra babasının isteği üzerine, iktisat eğitimi için Venedik üzerinden İsviçre'ye gitti. Lozan'da kısa bir süre kalarak, Fransa'nın Grenoble kentine geçti. Sanatı ve kişiliği üzerinde derin izler bırakacak çok sevdiği bu Fransız şehrinde üç yıl yaşadı. Fransa'dan döndükten sonra bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi'nde Türkçe öğretmenliği yaptı. Çocukluğundan beri tüccar olmasını istediği babasının zorlamasıyla ticarete atıldı ve başarılı olamadı. Babasının 1939'daki ölümüyle geçimini yalnızca kalemiyle sağlamanın yollarını aradı. Kısa bir süre Haber gazetesinde muhabirlik yaptı (1942). Yazarlığa lise yıllarında başlayan Sait Faik'in ilk şiiri Mektep dergisinde yayımlandı (1925). İlk yazısı "Uçurtmalar" Milliyet gazetesinde yayımlandı (1929). 1934'ten itibaren kendini neredeyse bütünüyle öyküye veren yazar denizi, emekçileri, çocukları, yoksulları, işsizleri ve balıkçıları yalın, şiirsel bir dille anlatarak Türk edebiyatına yeni bir öykü anlayışı getirdi. Daha önce Atatürk'ü de onur üyeliğine seçen, ABD'deki Uluslararası Mark Twain Derneği tarafından çağdaş edebiyata yaptığı katkılarından dolayı onur üyeliğine seçildi (1953). 11 Mayıs 1954'te İstanbul'da öldü.
Yapıtları
Öyküleri: Semaver (1936, Remzi Kitabevi); Sarnıç (1939, Çığır Kitabevi); Şahmerdan (1940, Çığır Kitabevi); Lüzumsuz Adam (1948, Varlık Yayınları); Mahalle Kahvesi (1950, Varlık Yayınları); Havada Bulut (1951, Varlık Yayınları); Kumpanya (1951, Varlık Yayınları); Havuz Başı (1952, Varlık Yayınları); Son Kuşlar (1952, Varlık Yayınları); Alemdağ'da Var Bir Yılan (1954, Varlık Yayınları); Az Şekerli (1954, ö.s., Varlık Yayınları).
Romanları: Medar-ı Maişet Motoru (2. baskısı Birtakım İnsanlar adıyla, 1944, Yokuş Kitabevi); Kayıp Aranıyor (1953, Varlık Yayınları)
Şiirleri: Şimdi Sevişme Vakti (1953, Yenilik Yayınları).
Röportaj-Öykü: Tüneldeki Çocuk (1955, Varlık Yayınları); Mahkeme Kapısı (1956, Varlık Yayınları).
Diğer Yapıtları: Balıkçının ôlümü-Yaşasın Edebiyat (1977, Bilgi Yayınevi), Açık Hava Oteli (1980, Bilgi Yayınevi); Müthiş Bir Tren (1981, Bilgi Yayınevi); Sevgiliye Mektup (1987, Bilgi Yayınevi). Çeviri: GeorgesSimenon'dan Yaşamak Hırsı (1954, ö.s., İstanbul Yayınları).
Filmler:
Yazar Ayfer Tunç'un, Sait Faik'in çeşitli öykülerinin birleştirilmesiyle senaryosunu yazdığı "Havada Bulut" adlı filmi Tarık Alpagut 2002 yılında yönetmiş, yapımcılığını Kemal Bendeş üstlenmiştir. 2003 yılında TRT Televizyon kanallarında gösterilen 70 dakikalık filmin başrollerinde Altan Erkekli, Özgü Namal, Erdal Tosun, Songül Öden, Levent Ülgen paylaşmıştır.
Yazılar:
Üyelerimizin yazıları:
* "Tabiatın bir cilvesi, Sait Faik-1" ; Ceren Ünlü, 5 Şubat 2013,
Kitaba dair bazı yazılar:
* "Sait Faik Abasıyanık ve Andre Gide’de İnsan ve Doğa Sevgisi" ;Ali Gültekin ve Lale Çaklı, 2005,
* "Sait Faik öyküyü nasıl anlatırmış?" ;Ömer Demircan, 2009,
* "Sait Faik Hikâyeciliğinde Merkez ve Taşra Arasında Bir Kaçış Mekânı Olarak Ada" ; Tuncay Öztürk, 2011,
* "Sait Faik Abasıyanık'ın hikaye anlayışı nasıldır" ; Hazan, 2 Haziran 2010,
* "Sait Faik Abasıyanık'ın Türk Hikayeciliğindeki Yeri" ; Aysel Eroğlu, 31 Ekim 2013,
*"'Kavun Acısı' Bir Yalnızlık"
Lemi Özgen, K dergisi, Sayı: 9, sayfa: 26-29; 03.12.2006
(Okumak için fotoğrafların üzerine tıklayınız>
Diğer Bağlantılar:
* "Sait Faik Abasıyanık Müzesinin Sayfası"