Toni Morrison'un bu romanı Türkçeye Güner Fansa tarafından 1994'te çevrilerek Simavi Yayınları
tarafından "Sevgili" adıyla yayınlanmıştır. Daha sonra Püren Özgören'in çevirisiyle 2016 yılında
Sel Yayıncılık tarafından "Sevilen" adıyla ikinci kez basılmıştır.
Roman, aşk ve Afrika kökenli Amerikalı tarihi ile ilgili yazarın birbirine bağlı üç romanın ilkidir.
Üçlemenin ikinci romanı, "Jazz" adıyla yayınlanmıştır. Henüz Türkçeye çevrilmeyen bu roman 1992'de
yayınlanmıştır. Caz müziğinin ritimlerini taklit eden dilde anlatılan roman, New York'taki Harlem
Rönesansı sırasında bir aşk üçgeni hakkındadır. 1997'de yayınlanan üçlemenin "Cennet" adını taşıyan son
romanı da henüz dilimize çevrilmemiştir.
Sevgili 1873'te, eski bir köle olan kahramanı Sethe'nin on sekiz yaşındaki kızı Denver ile
birlikte yaşadığı Ohio'daki Cincinnati'de başlar. Sethe ve kızı kayınvalidesi Baby Suggs'la birlikte
yaşamaktadırlar. Sethe'nin ayrıca Howard ve Buglar adında iki de oğlu vardır. Yıllardır oturdukları
124 Bluestone Yolu'ndaki evlerine musallat olan kötü niyetli bir hayaletin varlığı nedeniyle onları
zaman zaman rahatsız etmektedir. Hikâye hayaletin varlığını ortaya koyan "124, kinle doluydu. Bir
bebeğin zehriyle" cümlesiyle başlar. Sethe daha "tatlı yuva" adlı bir başka çiftlikte kocası ve hepsinin
adı "Paul" olan ve birbirlerinden harflerle ayrılan başka kölelerle birlikte yaşamaktadırlar. Sethe'nin
kocası Halle annesi Baby Sugs'un kurtuluş parasını ödeyerek özgür olmasını sağlamıştır. Sethe bir yolunu
bulup iki oğlu ve Ardelia adındaki kızının kaçarak Baby Sugs'un yanına gitmelerini sağlar. Kendisi de hamile olarak buradan
kaçar. Özgürlüğün olduğu nehrin diğer yakasına geçmeye çalışırken beyaz bir kadının yardımıyla bebeğini
doğurur ve ona yardımcı olan kadının isteği üzerine "Denver" adını verir. Baby Suggs'ın olduğu evi bulur.
Çocuklarına kavuşmuştur ve her şey çok güzeldir. Baby Sugs da torunlarına kavuştuğu için mutludur. Büyük
bir eğlence düzenlemek isteğindedir. Fakat oğlunun da gelmesini, onlara katılmasını beklemektedir. Bu
yüzden zamanından önce şükredip, sevinciyle Tanrı'yı gücendirmek istemez. Fakat yine de bu eğlence
gerçekleşir. O güne kadar tüm zencilere yardım edip koruyarak herkesin evine rahatlıkla girebilen Stamp
Paid, ormanda hiç kimsenin giremeyeceği sık çalılıklara kadar inerek iki koca kova böğürtlenle 124 nolu
eve döner. Baby Suggs hamur yoğurur. Sethe birkaç tavuğu birden pişirir. Herkes ziyafet için bir şeyler
hazırlar ve birlikte yerler. Bu arada zenciler için için Baby Suggs'ı kıskanmaktadır. Çünkü Baby Suggs
ailesiyle birliktedir; torunları yanındadır. Oğlu Halle'den özgürlüğüne kavuşuncaya kadar hiç ayrılmamıştır.
Hiç pamuk tarlasında çalışmamış ve işkence görmemiştir. Onu 124'e yerleştiren de bizzat patronu Bay Garner'dır.
Çalıştığı yerler hep ev ortamı olmuştur. Annesine özgürlüğünü satın alan hayırlı bir evlada sahiptir. Evi
bolluk içindedir. Bütün bu olumlu özellikler diğer zencileri açığa vurmadıkları bir hasetliğe iter. O
günlerde 124 pek işlek olmayan, sokak bile denemeyecek kadar ıssız bir yerleşkededir. Sethe'nin gelişinin
yirmisekizinci gününe kadar zenciler içlerinden birine gelebilecek herhangi bir tehdite karşı hep duyarlı
olmuşlardır. Fakat bu yirmi sekizinci günde, onların Baby Suggs ve ailesine duydukları kıskançlık,
kendisini açığa vurur. Şehrin bir yerinden giriş yapan beyaz iki atlı adamın varlığından anında herkes
haberdar olmuştur. Her zaman gözünü yoldan ayırmayan Baby o gün yola hiç bakmamıştır. Yine onun bahçesinde
olan Stamp Paid de o gün aynı vurdumduymazlık içindedir. O da yola doğru hiç bakmamış, gelen geçeni hiç
dikkate almamıştır. Ve şölende gereğinde savaş aleti olarak kullanacakları tüm odunları yaktıklarından
kendilerini koruyacakları bir sopa bile kalmamıştır. 124 sakinlerinin rahat yaşantısı diğer zencileri
tedirgin etmiştir. Oysa görünürde herkes Baby Suggs'a dosttur. Çünkü Baby Suggs onlara her türlü yardımda
bulunabilen bir kadındır. İşte bu bayağı duygudur ki Tatlı Yuva'dan gelen zalim öğretmen ve yeğeninin
şehirdeki varlığına zencilerin kayıtsız kalmalarına ve Baby Suggs ve ailesine ihanet etmelerine neden
olmuştur. Tüm bu olaylardan sonra öğretmen ve adamları 124'e ulaştıklarında Sethe çılgına döner. Tüm
çocuklarını topladığı gibi barakaya koşar. Oğlanları duvara fırlatırken, eline geçirdiği bir testereyi
henüz 2 yaşında olan Ardelia'nın boğazına sürter. Bebek kanlar içinde can verir. Bu bir dehşet anıdır.
Oğlanlar Howard ve Buglar korkudan el ele tutuşmuşlar ve bir daha ellerini hiç bırakmamışlardır. Gelenler
çocukların öldürüldüğünü görünce Sethe'yi bölgenin şerifine teslim ederler ve giderler. Sethe yargılanır
ve cezalandırılır. Baby Sugs iki oğlana ve Denver'e bakar. Sonra Sethe'nin cezası biter ve evlerine döner.
Baby Sugs ve kızı oradadır ama oğlanlar gitmiştir. Bir süre sonra Baby Sugs ölür ve Sethe kızıyla yalnız
yaşamayı sürdürür. Bu olaydan sonra, 124, bebek ruhun rahatsız ettiği hayaletli bir ev olmuştur. Ve yıllar
sonra Tatlı Yuva erkeklerinden Paul D'nin ortaya çıkıp, bebek ruhu evden kovmasından sonra bebek ruh, ete
kemiğe bürünmüş bir genç kız olarak eve geri döner. Bu hiç yıpranmamış, nefesi süt kokan bebeksi kız eve
yerleşir. Sethe ve Denver da onun varlığından çok mutlu olurlar. Sethe Sevilen'i kızı gibi benimserken,
Denver onun evi terkeden bebek ruh olduğunu çoktan fark etmiştir. Sevilen'in Sethe'ye derinbir ilgisi
vardır. Bütün isteği sadece Sethe ile olmaktır. Fakat onu sevdiği kadar ona acı çektirmekten hoşlanan
kötü tarafı da davranışlarına yansır. Sevilen'in Sethe'nin unutmaya çalıştığı geçmişini sürekli olarak
hatırlatma çabası, kendisini keserek öldüren annesine duyduğu kırgınlık ve öfkedendir. Sevilen Sethe'ye
mutlak şekilde sahip olmak ister. Öldüğünde annesinin onun ardından gelmemesi onu çok üzmüş ve annesine
karşı kindarca duygular beslemesine de sebep olmuştur. Evdeki bebek ruhun kötücül olarak suret almış
şeklidir. Sethe'nin, evine yerleşen genç kız hakkında görebildiklerinin ardındaki Sevilen böyle bir ruha
sahiptir. Sevilen'in Sethe'ye duyduğu sevginin boyutu iyilikle şeytani olan arasında değişiklik
göstermektedir. Bu sevgi onu öldürmeye teşebbüs etmesine bile neden olur. Sethe'yi severken sırtını,
boynunu, boğazını ovarken aynı parmaklar onun boynunu sıkmaya yönelebilmişlerdir. Sethe, zamanla
Sevilen'in verdiği ipuçlarından dolayı ondan kuşku duyar duruma gelir. Fakat bu ufak bir kuşkudur.
Sevilen Sethe'nin Açıklık'ta gizli bir el tarafından boğulması sırasında iki yaşında bir çocuğun
tepkisini verir. Yine aynı yerde Sethe, Denver ile Sevilen'in kardeş kadar benzediklerini fark eder.
Fakat Denver bütün olan bitenin farkındadır. Denver, Sevilen'e Sethe'yi boğmaya çalışanın o olduğunu
söyler. Denver onun bebek ruh olduğunu en başından beri bilmektedir. Sevilen'in kimliğinde gözlenen
gerçek, ona kucak açmış insanlara karşı kötücül bir tarafın ruhunun derinliklerinde bir yerlerde var
olduğudur. Sevilen'in karakter olarak insanları yanıltacak kadar kötü tarafları vardır. Bu onun şeytani
yönüdür. Sevilen, Paul D'den de önce hiç hoşlanmamaktadır. Çünkü Sethe ve Paul D bir süredir beraber
yaşamaktadırlar. Sevilen Sethe'nin sevgisini başkasıyla paylaşmak istemez. Aynı şey Denver için geçerli
değildir. Çünkü Denver annesinin kucağında can veren ablasının kanını annesinin sütüyle emmiştir. Buna
rağmen Sevilen Denver'i hep kendi istekleri doğrultusunda kullanır. Paul D ise bir şekilde Sevilen
tarafından 124'den uzaklaştırıldığının farkına varır. Hissettiği şey "ev basması' gibidir. Fakat Paul D'nin
duyumsadığı bu uzaklaştırılma duygusunun ve yarattığı huzursuzluğun ne günden güne daha çok sevdiği Sethe
ile ne de kendi alınganlıklarıyla ilgisi vardır. Zaman geçip gider ve Paul D'nin bu huzursuzluğu devam
eder. Sandık odasından sonraki durağı 124'den az uzaktaki yiyecek deposu olan soğuk kulübedir. Sevilen'in
Paul D'yi uzaklaştırma planındaki son uygulama kendisini Paul D'ye sunmasıdır. Paul D direnir ve ona karşı
çıkar. Ama yine de birlikte olurlar ve hamile kalır. Sevilen'in amacı Sethe'yi sadece kendine ait kılmaktır.
Bu anlamda Sethe'nin ne kadar acı çektiğinin bir anlamı yoktur. Sethe ona hep daha fazlasını vermelidir.
Çünkü Sevilen, Sethe ne kadar verirse versin doyuma ulaşmaz ve onu sömürmeye devam eder. İnandığı tek şey
Sethe'nin kendisini, onun Sethe'yi sevdiği kadar sevmediğidir. Sethe onun bu kötücül tarafından habersiz,
tüm içtenliğiyle tükenene kadar, hatta Denver'i unutacak kadar herşeyini Sevilen'in hizmetine sunar.
Suçluluk duygusu ile boğuşan Paul D, Sethe'ye bunu anlatmaya çalışır, ancak yapamaz. Sethe onun çocuk
yapmak istediğini düşünür ama endişelidir. Bunu zamana bırakmayı önerir. Paul D, Sevgili ve onun
üzerindeki etkisine karşı koymaya çalışır. Ama Sevilen'le araları daha da çok açılır. Paul D arkadaşlarına
Sethe ile yeni bir aile kurma planlarını söylediğinde, Stamp Paid cebinden bir gazete kupürü çıkarır ve
ona gösterir. Kupürde yazılı olan Sethe'nin kızının katili olduğudur. Bunun üzerine Paul D oradan ayrılır.
Sethe, Denver ve Sevgili ile evde yalnız yaşamaya başlar. Sevilen'in öldürdüğü iki yaşındaki kızı olduğuna
giderek daha çok inanmaya başlar. Mezar taşı sadece "Sevgili" yazmasını bile suç olarak görür. Oysa
yazının uzunluğu verilen paraya bağlıdır ve o sırada parası yoktur. Sethe suçluluk duygusuyla Sevgili'nin
her istediğini yapmaya başlar. Buna karşılık Sevgili daha öfkeli ve daha çok istekleri olan bir hâle gelir.
Sethe çalıştığı işyerinden de çıkarıldıktan sonra ekonomik imkânları sıfıra iner, Denver sonunda dışarı
çıkmaya ve onları seven birkaç komşusunun yardımını ister, onlar önce yiyecek verirler, sonra da bir işte
çalışması karşılığı yardımcı olurlar. Sevilen'in bu açlığı ve öfkesi öyle korkunç bir hal alır ki Denver
bile annesini korumak ister. Neredeyse Sethe ona duyduğu sevginin kölesi olmuştur. Sevilen sanki
Sethe'nin katı kalpli annesi konumundadır. Aynı şekilde evde Paul D'nin varlığından da rahatsızdır.
Sevilen her yönüyle tam bir asalaktır. Ona yardım edenlerin iyilik, yalnızlık, suçluluk, şehvet gibi her
türlü duygularını sömürerek bilinçli bir bencillik örneği sergiler. Romanın sonunda, orada yaşayan
kadınları, Sevgili'yi kovmak için eve gelirler. Bu sırada Denver'e iş vermek üzere yardımcı olan bir çiftliğin
sahibi de Sethe'den izin almak için oraya gelmektedir. Sethe kızını almaya çalıştığını düşünerek, bir buz
kıracağı ile adama saldırır. Kadınlar araya girerek onu tutarlar ve Sevilen'e gitmesi için bağırırlar ve
onu yukarı kaldırdıkları Kutsal Kitap eşliğinde söyledikleri dualarla kovarlar. Karnı burnunda çırıl çıplak
dışarı çıkan Sevilen kaybolur. Denver çalışmayı sürdürür. O sırada Paul D oraya geri döner ve artık güçsüz
bir hasta kadın hâline gelen Sethe'yi ziyaret eder ve ona sevgisini belirtir ve kendisi için en iyi şey
olduğunu söyler. Roman bu diyalogla sona erer.
Biyografisi:
Toni Morrison
Toni Morrison (18 Şubat 1931 - 5 Ağustos 2019), Toni Morrison Afro-Amerikalı işçi sınıfı bir ailenin dört
çocuğundan ikincisi olarak Ohio eyaletine bağlı Lorain'de dünyaya geldi. Babası George Wofford on beş
yaşındayken iki siyah iş adamının beyazlar tarafından linç edildiğine tanıklık etmiştir ve Morrison'a
göre bu durum babasında travma yaratmıştır. Linç olayından sonra George Wofford, gerek ırkçılıktan
kaçmak gerek de ekonomik sebeplerden ötürü ırksal olarak iç içe geçmiş ve endüstrisi gelişmekte olan
Ohio'nun Lorain bölgesine göç etmiştir. Morrison'ın annesi Ramah Wofford ise dindar bir ev hanımıdır.
Morrison yaklaşık olarak iki yaşındayken, ailesi ev kirasını ödeyemediği için oturdukları ev, aile
içerideyken ev sahibi tarafından ateşe verilmiştir. Morrison, ailesinin bu durum karşısında çaresiz
hissetmek ya da ümitsizliğe düşmek yerine, ev sahibine gülerek tepki gösterdiklerini belirtmiştir.
Morrison'ın ailesi Afro-Amerikan halk hikayeleri, hayalet öyküleri ve Afro-Amerikan ezgileri vasıtasıyla
onun Afro-Amerikan kimlik bilinci geliştirmesini sağlamıştır. Çocukken sık sık kitap okuyan Morrison'ın
en sevdiği yazarlar Jane Austen ve Leo Tolstoy'dur. On iki yaşında Katolik olarak Anthony adını alan
Morrison, daha sonra nickname olarak Toni'yi kullanmaya başlamıştır.
1949'da, siyahi entelektüel çevreye katılmak amacıyla çoğunlukla Afro-Amerikalılara tahsis edilmiş olan
Howard University'ye kayıt oldu. Okul, ırksal olarak segrege olmuş/ayrıştırılmış restorantlar ve otobüsler
ile ilk kez karşılaştığı yer olan Washinton D. C.'deydi. Üniversitenin İngilizce bölümünden 1953 yılında
mezun olduktan sonra masterını 1955 yılında Cornell University'de yaptı. Master tezi Virginia Woolf ve
William Faulkner üzerineydi. Texas Southern University'de iki yıl, Howard University'de ise yedi yıl
İngilizce eğitimi verdi. Howard University'de eğitmen olarak görev yaptığı esnada Jamaikalı bir mimar
olan ve 1958 yılında evleneceği Harold Morrison ile tanıştı. 1964 yılında boşandıklarında ikinci
çocuklarına hamileydi. Boşandıktan sonra yaşamına Random House'ta editorlük yaparak devam etti ve Random
House'un hikaye/öykü alanında ilk kıdemli siyahi kadın editörü oldu. Morrison, siyah edebiyatının ana
akım medyada görünür hale gelmesinde önemli rol oynadı. Üzerinde çalıştığı ilk kitaplardan biri de
Nijeryalı yazarlar Wole Soyinka ve Chinua Achebe ile Güney Afrikalı oyun yazarı Athol Fugard'ın
çalışmalarını içeren bir koleksiyon niteliğinde olan ve çığır açan Modern Afrika Edebiyatı (Contemporary
African Literature) adlı çalışmasıdır. Eserleri arasında kölelikten 1970'lere dek Amerikalı siyahların
hayatından fotoğraflar, araştırma yazıları, ilustrasyonlar ve diğer bilgilerin bir antolojisi niteliğinde
olan The Black Book (1974) da yer almaktadır.
Morrison yazım hayatına Howard University'de şairler ve yazarların oluşturduğu gayrı resmi bir grubun
parçası olarak başladı. İlk romanı olan En Mavi Göz'de mavi gözlere sahip olmak isteyen küçük bir siyahi
kızın hikayesini anlatıyordu. "En Mavi Göz" adlı kısa romanı ilk yayımlandığında Morrison otuz dokuz
yaşındaydı. Kitap ilk yayımlandığında pek ilgi görmese de daha sonra yazarın tanınmış romanları arasında
yerini aldı. 1975'te, Morrison'ın ikinci romanı olan ve iki siyah kadının arkadaşlığın anlatan "Sula",
National Book Award adaylığına seçildi. Üçüncü romanı olan "Solomon'un Şarkısı" ile yazar, ulusal anlamda
ün ve beğeni kazandı ve pek çok ödül aldı. Sonraki romanı "Tar Baby"de dış görünüşü konusunda takıntılı
olan model Jadine ve Jadine'in aşık olduğu meteliksiz bir serseri ve siyahiliğiyle barışık olan Son'un
hikayesini anlatır. İlk oyunu Dreaming Emmett, beyaz erkekler tarafından öldürülen Emmett Till adlı siyahi
genç hakkındadır.Sevgili (Beloved) Üçlemesi ve Nobel Edebiyat Ödülü Morrison 1987'de en çok ödül alan
romanı Sevgili (Beloved)'i yayımladı. Roman, köleleştirilen Afro-Amerikalı bir kadın olan Margaret
Garner'ın gerçek hikayesinden esinlenilerek yazıldı.[17] Kölelikten kaçan Garner, köle avcıları
tarafından takip edilmektedir ve köleliğe geri döneceğini anladığında yakalanmadan önce iki yaşındaki
kızını öldürür, fakat kendi yaşamına da son vermeden önce köle avcıları tarafından yakalanır. Morrison'ın
romanı Sevgili'de, ölen bebek hayalet olarak annesi ve ailesini ziyaret etmektedir. Haftalarca best-seller
olarak kalan roman, Morrison'a 1988 yılında Pulitzer ve 1993'te de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandırdı.
Toni Morrison 5 Ağustos 2019'da New York'ta 88 yaşında vefat etti.
Yapıtları:
Romanları:
En Mavi Göz, 1970; Sula,1973; Süleyman'ın Şarkısı, 1977; Katran Bebek, 1981; Sevilen (Sevilen Üçlemesi-I), 1987;
Caz (Sevilen Üçlemesi-II), 1992; Cennet (Sevilen Üçlemesi-III), 1997; Aşk, 2003; Bir Merhamet, 2008;
Ev, 2012; Tanrı Çocuğa Yardım Edin, 2015; Çocuk kitabı (Slade Morrison ile); Büyük Kutu, 1999;
Kötü İnsanların Kitabı, 2002; Unutmayın: Okula Entegrasyon Yolculuğu, 2004; Kimin Oyunu Var? Karınca veya
Çekirge, Aslan veya Fare, Haşhaş veya 17.Yılan, 2007; Peeny Tereyağı Fudge; 2009; Lütfen, Louise,2014;
Diğerleri
Resital, 1983; Tatlılık, 2015; Emmett rüya, 1986; Desdemona,2011; Margaret Garner (Libretto), 2005;
Yazar ve Kitapla İlgili Değerlendirme ve Yazılar:
Grup üyelerinin yazıları:
"sevilen üzerine"
mustafa sütlaş
bu romanın seçimini yaparken, öncekilerde olduğu gibi romanı okumamıştım. ancak romanla ilgili topladığım bilgileri göz önüne aldığımda bu dönem okuduğumuz romanlarda konuştuğumuz konularla koşutlukları olduğunu öncekilerdekine benzeyen yanlar kadar, onlarda konuştuklarımıza eklenecek bazı önemli unsurları da içinde barındırdığı düşüncesindeydim.
yanılmamışım. "malina"dan bu yana daha ayrıntılı bir şekilde üzerinde durduğumuz "insanın kimliği ve onun unsurları" çerçevesinde düşündüklerimize ve konuştuklarımıza koşut bir roman olduğunu ilk elden söyleyebiliriz.
keza "utanç"ta hemen hiç sesi duyulmayan ve maruz kaldıklarını kendi dilinden ve kendi sözünden anlatmayan afrikalı siyahların beyazlarla ilişkilerinde yaşadıklarını ortaya koyan, bu anlamda da aslında utancı büyüten bir roman "sevilen"
benzer biçimde "hayır..."daki varoluş, varlık ve başkaldırı meselesini de başka bir düzlemde tatışan, 'istemli zorunlu intihar'a, 'istemli taamüden cinayet'i yine bir başkaldırı ve kurtuluş için tartışmaya zemin hazırlayan bir roman.
nihayet aslında bir önce okuduğumuz "tol"daki 'başkaldırı ve isyan'ın, en alt tabakalar nezdindeki hâlinin 'delilik'le koşutluğu üzerinden yeniden irdelemeye imkân sunan bir yapıt.
"zulüm ve eziyet"
burada çok büyük bir zulüm ve eziyet anlatılıyor. o zulüm ve eziyet biten bir şey, geçmişte kalan bir şey değil ve romanın anlatıldığı zamanda da, şimdi yaşadığımız zamanda da halen sürüyor. zulme uğrayanlar yaşamak için buna katlanarak yaşamlarını sürdürmek zorundalar. yaşamak, gerçek anlamıyla, herkes için bir hak olmasa bile, hatta yaşam tamamen tesadüflerle belirlense bile yaşamak bir görev ve bu görevi sürdürmek, ancak eziyete ve onun doğurduğu acıya katlanmakla olası. seçeneği ise yaşamamak, yaşatmamak.
ölümü özgürce seçenler de var. ama bunun böyle olduğunu bilenler, bunları yaşamasınlar diye sevdiklerini böyle bir maruziyetten ancak onları öldürerek kurtarabilirler. çünkü ölüm de çeşit çeşit ve bu çeşitlilik içinde herkes herhangi bir saikle kendi tercihini yapabilir, bu hakkını kullanabilir.
"cinayet(!) ve sonrası"
sethe bunları bilen birisi olarak iki yaşındaki kızı ardelia'yı öldürmüştür. bunu bir hak, hatta bir görev olduğu düşüncesiyle yapmıştır. (burada tecavüz sonucu gebe kalanların, bunu doğrudan kürtaj gerekçesi saymalarındaki akıl yürütme, düşünce biçimini de aklımıza getirmeliyiz.)
üzerinden zaman geçtikçe kişi olarak kendisiyle bir hesaplaşma yaşamakta ve bu kararının doğruluğundan emin olmak ve onaylanmak istemektedir.
doğruluğundan emin olmasının yolu yaptığı eylemden zarar gören kişinin de bunun doğruluğunu belirtmesi, eylemini onaylaması gerekir. dolayısıyla erişkin bir ardelia gereklidir ona. bu tam 18 yıl sonra karşısına çıkar. sevilen de (elbette ve ancak) bir bedel karşılığı ona istediği onayı vermeye adaydır. sethe onunla rollerini değişerek yani kendi yaptığı eylemin benzerini onun yapmasını sağlayarak ve kendisi de bundan acı çekerek bu doğrulanmayı sağlamaya çalışacaktır.
ikincisi yaptığının toplumsal düzlemde onaylanmasına yönelik ihtiyacıdır. bunu da çevresindeki diğer insanlardan, özellikle de kadınlardan sağlaması gereklidir.
ancak burada bir sorun vardır: onların hemen hiç biri sethe'nin durumunda değildir ve çocuklarını kurtarmak için öldürmeye yeltenmemişlerdir, dolayısıyla verecekleri onay bu kez onların utanca düşmesine neden olacaktır.
o zaman geriye bir tek çözüm kalmaktadır. sevilen'i bir hayalet olarak kovmak, sethe'yi ondan kurtarmak, dolayısıyla da onun 18 yıl önce yaptığı işi doğru bir iş olarak değil de bir "çılgınlık hâli"nin sonucu olarak göstermek, eğer bu mümkün olmuyorsa, bu kez onu da cinli-perili sayarak tıpkı jan dark gibi yakmak ve yok etmek suretiyle yapacaklardır.
"sevilen'i kurtarma: katilin kurtarıcılığı"
burada sevilen devreye girer ve bu kez bir anne(sethe ile yer değiştirir) olarak davranır ve karnındaki çocuğu(sethe-kendisi) korumak için yok olmayı seçer. sethe'nin istediği aklanma ancak bunun üzerinden gerçekleşecektir.
ama bu arada onun kaybolan iki oğlu, varolan ama varlık olarak kaybolan, ötekilerden birisine dönüşen kızı denver ve onda bir özgürlüğü yeniden varetme peşinde olan paul d'nin yalnızlığı ve ağaçtaki kolsuz, bacaksız, yüzsüz adam olup olmadığı hâlâ belirsiz olan halle'nin kaybı pahasına bunlar gerçekleşecektir.
başka bir deyişle eziyet sürecek, ama bunun eziyet olduğu ve eziyetin sürdüğü bile kabul edilmeyecektir.
sonuç
bence sevilen abd'de beyazların siyahlara yönelik zulüm ve eziyetinin hâlâ sürdüğünü gösteren bir roman.
romanın okullarda okunmasının engellenebiliyor oluşu da bunun kanıtlarından birisi bence.
toni morrison içinden geldiği ve çok iyi bildiği bir dünyayı, ilgili ve haberdar olan herkesi sethe ve sevilen'in yerine koyarak bunu sorguluyor.
edebi yönden tartışma:
* modern bir roman, büyülü gerçekçi bir roman (anlatım özellikleri itibariyle)
* çok sesli bir roman
* iyi irdelenmiş ve kurgusu güzel oluşturulmuş bir roman
* karakterler iyi çizilmiş, özellikle, sethe ve denver karakterleri çok gerçekçi bir şekilde ortaya konulmuş. karakterlerin temel özellikleri, benzerlikler ve farklılıkları romanda verilmek istenen beyazların eziyet ve zulmünü iyi anlatan bir metin olarak ortaya konulmuş.
* yan karakterler romanın taşınmasına yardım ediyor.
* beyazların hepsi zulmeden olarak çizilmemiş ama mekânizma içindeki yerleri gerçekçi bir şekilde çizilmiş.
tüm bunların ışığında toni morrison bir siyahi yazar olarak okunmayı ve izlemeyi hak ediyor.
Diğer yazarların yazıları:
* "Toni Morrison’ın Sevilen Adlı Romanına Anima ve Animus İlkörnekleri"
Ayla Oğuz, Atatürk Ün. Sosyal Bilimler Ens.Dergisi Cilt 4, Sayı 2 Yıl 2004,
* "Toni Morrison'ın Sevilen Adlı Romanında Üç İlkörnek: Gölge, Persona, Self"
Ayla Oğuz, HÜ Littera Dergisi, Aralık 2005,
* "Sevilen"
Dipnot Kitap Kulübü Sayfası
* "Son 25 yılın en iyi Amerikan romanı 'Sevilen'"
Radikal Gazetesi Kültür Sanat, 23.05.2006
* "Yitik Bir Dünyadan Örselenmiş Ruhlar Toni Morrison’un ‘Sevilen’ Romanında ‘Parçalanmışlık’ Duygusu"
Raşel Rakella Asal, Varlık Dergisi, 02.09.2019
*"Sevilen"
Pakize Barışta, K dergisi, Sayı: 2, 34-35: 13.10.2006
(Okumak için fotoğrafların üzerine tıklayınız>
Bağlantılar:
"Open Library-Toni Morrison Sayfası"
İngilizce
Film:
"Beloved"
Yönetmen: Jonathan Demme;
Yapımcılar: Edward Saxon, Jonathan Demme, Gary Goetzman, Oprah Winfrey, Kate Forte;
Senaryo: Akosua Busia, Richard LaGravenese, Adam Brooks
Oyuncular: Oprah Winfrey (Sethe); Danny Glover (Paul D.); Thandie Newton (Beloved);
Kimberly Elise (Denver); Hill Harper (Halle); Beah Richards (Baby Suggs)
Yapım Şti: Harpo Films, Clinica Estetico
İlk Gösterim: 8 Ekim 1998;
Süre: 172 Dakika;
Ülke: ABD;
Dil: İngilizce.