Bugün Türkiye'de pekçok yayınevi tarafından çevrilerek basılmış pek çok Dostoyevski eseri ve yine çok sayıda yayınevi tarafından basılmış Suç ve Ceza romanı çevirisi vardır.
Hasan Ali Ediz tarafından yapılan çevirilerden birisinin önsözünde çevirmen 1964 yılı başında "Türkiye'de Dostoyevski" başlığıyla şunları dile getirmiştir:
"Avrupa’da olduğu gibi bizde de en geç tanınan Rus klâsiklerinden biri Dostoyevski’dir. 1891 de dilimize çevrilen Puşkin’i hesaba katmazsak, Dostoyevski’nin çağdaşlarından Tolstoy 1893 ten; Turgenyev ise 1905 ten başlayarak dilimize çevrilmişlerdir. Hâlbuki Dostoyevski’nin kitap halinde dilimize çevrilmiş ilk eseri 1933 tarihini taşır, Ama bunu tabii görmek lâzımdır. Çünkü 1937 yılma kadar Rus edebiyatıyla olan bütün alış verişimiz, Avrupa dilleri, özellikle Fransızca kanalıyla olmaktaydı. Çağdaşlarına göre Fransa’ya geç giren Dostoyevski’nin, bize de geç girmesi, bu bakımdan, pek tabiiydi.
Dostoyevski’den dilimize yapılan ilk çeviri 1918 tarihini taşır. Birinci dünya savaşının sonlarına doğru, 1917 yılında yayımlanmaya başlayan “Yeni Mecmua” dergisinde Ahmet Ağaoğlu’nun kalemiyle Rus edebiyatına dair bir yazı serisi çıkmıştı.. Rus edebiyatı üzerine dikkati çeken bu yazı serisini, yine aynı dergide, Rus klâsiklerinden yapılmış bazı çeviriler takip etti. Bu çevirilerin ilki, Maksim Gorki’nin “Şahin Üzerine Türkü“sü; ikincisi de Dostoyevski’nin “Zindan Hatıraları” adıyla Refik Halit tarafından dilimize çevrilen “Ölü Bir Evden Hatıralar” eserinden bir parçaydı.
...
“Suç ve Ceza” — İlk defa Vâ-Nû tarafından dilimize çevrilerek Akşam gazetesinin 12 Mart - 16 Temmuz 1928 ta rihli sayılarında tefrika edilmiştir.
“Suç ve Ceza” — Hakkı Suha Gezgin tarafından dilimize çevirerek, Remzi Kitabevi tarafından 1945 yılında, iki cilt halinde yayımlanmıştır.
1945 yılına kadar Dostoyevski’den yapılan çevirilerin hemen hepsi de ikinci bir dilden olduğu için bunlardan çoğunun eksik ve yanlış olduklarına dair bazı tenkitler çıkmıştır. Ancak 1945 yılından başlayarak, Millî Eğitim Bakanlığı Klâsikler Serisinde çıkan Dostoyevski çevirileri, Rusça asıllarından yapılmıştır.
Büyük yazarın bu ünlü eserinin, tarafımdan üç cilt halinde yapılan çevirisinin ilk baskısı Millî Eğitim Bakanlığınca 1948 -1959 yılları arasında yayımlanmıştır. Aynı eserin 1960 -1961 yılları arasında yine üç cilt halinde yapılan ikinci baskısı da tükendiğinden, bu sefer üçüncü baskısına gidilmiştir."
Romanın Özeti:
Türkiye'de yapılan çevirilerde roman altı bölüm ve bu bölümlerin içinde yer alan toplam 39 kısım ve en sona eklenmiş iki 'epilog'dan oluşmaktadır.
Romanın BİRİNCİ BÖLÜM'ünün ilk kısmında Raskolnikov'u tanırız, yaşadığı evi ve çevresi anlatılır. Tefeci bir kadın olan Alyona İvanovna ile görüşmesini ve bir saati rehine bırakmasından söz edilir. Sonra bir meyhaneye gider ve orada tuhaf bir adam görür.
İkinci kısımda bu meyhane ve meyhanedeki o memur kılıklı adam (adı Marmeladov'dur) anlatılır. Adam Raskolnikof'un masasına gelir ve onunla konuşur. Adamı ve ailesinin fertlerini, eşi Katerina İvanovna'yı, onun üç çocuğunu ve kendi kızı Sonya'yı gıyaben de olsa tanır, yaşamlarını öğrenir. Sonra adamın içkisi biter, o da kalkmak istiyordur ona yardım eder ve onu evlerine götürür. Karısını da o sırada tanır. Ancak kadın kocasının yanında ona para yüzünden saldırırı. Bunun üzerine tefeci kadından aldığı parayı bırakır ve çıkar.
Üçüncü kısımda Raskolnikov akşamdan kalma olarak odasında uyanır. Bu sırada odasının durumu, oradaki yaşantısı ve eşyalar anlatılır. Ev sahibinin hizmetçisi olan Nastasya onun odasına gelir ve onu uyandırır. Sonra konuşurlar, ona çorba getirir. Raskolnikov çorbayı içerken konuşurlar. Nastasya ona bir mektup geldiğini söyler. Sonra mektubu getirir ve Raskolnikov mektubu okur. Annesi yaşadıkları ve Raskolnikov'un haberdar olmadığı bir çok şeyi anlatır ve kız kardeşi Dunya'nın başına gelenleri, şansının dönmesini ve Pyotr Petroviç Lujin adında birisiyle evlenmek üzere olduğunu bildirir. Geleceğe dair planlarından söz eder. Mektuptan etkilenen Raskolnikov kendisini dışarı atar.
Dördüncü kısımda Raskolnikov'u dışarda yürürken aklından geçirdikleri anlatılır. Bir yandan düşünmektedir, mektupta okuduklarından yola çıkarak kız kardeşinin ve annesinin bu evlilik işini onun yararı ve çıkarı için yaptıklarına karar verir. Bunu kabul etmeyeceğini belirtir. Sonra yorulur ve bir banka oturacağı sırada 15-16 yaşlarında sarhoş ve üstü başı yırtık bir genç kız görür ona yardımcı olmaya çalıştığı sırada 30 yaşlarında iri yapılı bir adamın kızı kestiğini fark eder, bunun üzerine ona doğru yaklaşır ve saldırmaya niyetlenir. Araya bir polis girer, onları ayırır, polise kızdan ve adamın yaptığından söz eder. Polis onun dediklerine ikna olur, kızla ve adamla ilgilenir. O da banka oturup eski okul arkadaşı Razumihin'e gitmek için dışarı çıktığını düşünür. Sonra onun özelliklerini anlatır.
İlk bölümün beşinci kısmında Raskolnikov Razumihin'e gitmek üzere dışarı çıktığında yorulunca bir banka oturur ve orada kendini neden arkdaşına gittiğine dair sorgular. Gitmekten vaz geçer yürümeye başlar. Bir küçük meyhanede bir votka içer ve bir çörek yer. Sonra Petersburg'un zengin mahallelerinde bir parka gelir ve birden çok yorgun olduğunu hisseder ve uykusu gelir. Çayırlık bir yere yatar ve orada bir düş görür. Bu düşte çocukluğunda babası ile birlikteyken bir meyhaneden çıkan bir grup köylünün bir at arabasına koşulu bir atı öldürmeleri ve o at için öfkelenmesi ve üzüntüsü dile getirilir. Sonra birden uyanır ve eve dönerken geçtiği pazarda, tefeci kadının kızkardeşinden yarın akşam evde olmayacağını öğrenir. Bu onu öldürmek üzere verdiği ve biraz önce caydığı karara geri döndürür. Bu bilgi işini kolaylaştırmıştır.
Altıncı kısımın başında Raskolnikov'un Lizavetta'nın satıcı kadınla ne için görüşeceği anlatılır. Sonra kışın ona Pokoryev adındaki bir arkadaşının Alyona İvanovna'dan söz etmesini anımsar. Bir buçuk ay önce ona kızkardeşinin verdiği yüzüğü rehine bıraktığını, parayı almaya gittiğinde de bir öğrenci bir askerin aynı kadından söz ettiklerini, öğrencinin askere İvanovna'yı öldürmenin ne kadar gerekli ve doğru bir olacağını söyledikleri günü ve aralarındaki konuşmayı anımsar. Sonra İvanovna'yı öldürmek için yaptığı hazırlıklar ve Raskolnikov'un kadının evine gidişi ve kadının kapıyı açışı anlatılır.
Yedinci kısımda tüm roman boyunca tartışılacak olan tefeci kadının Raskolnikov tarafından öldürülmesi ve hemen ardından olanlar anlatılır. Raskolnikov tefeci kadının dairesine girer, kadına hazırladığı sahte paketi verir, ona bakarken, kadının kuşkulanıp gözlerine bakması üzerine baltayı kafasına vurarak İvanovna'yı öldürür. Kadının odasında paralar ve değerleri şeyleri aldığı sırada Lizavetta gelir ve çığlık atınca dışarı çıkar ve onu da öldürür. Sonra kanlanan baltayı yıkar, üstünü başını temizler. Tam dışarı çıkacağı sırada biri yaşlı diğer genç iki kişi kapıya gelirler. Kapının kapanış şeklinden içerde insan olduğunu anlarlar. Kapıcıyı çağırmak üzere birisi aşağıya iner, uzun süre gelmeyince diğeri de iner, onun da gittiğini anlayınca daireden çıkar ve onların yukarı çıktığını duyar, tam karşılacakken boyanmakta olan kapısı açık bir daireye saklanır, yukarı çıkanlara geçtikten sonra, binadan çıkar, kimseye görünmeden evine gelir.
Romanın İKİNCİ BÖLÜM'ünün ilk kısmında işlediği cinayet sonrasında Raskolnikov evinde yarı uyur yarı uyanık, biraz korkudan biraz da soğuktan ve açlıktan tir tir titrerken, uyanır ve üzerinde kan izi kalıp kalmadığını kontrol eder. Sonra kadından aldıklarını duvarda bir yere gizler. Yeniden yattığı sırada Nastasya ile kapıcı gelirler ve polisin onu çağırdığını söylerler. Kalkar ve yakındaki karakola gider. Orada ev sahibesine eski kira borçları yüzünden verdiği senedi işleme koyduğunu öğrenir. O sırada içinden bir ses itiraf etmesi ve bu vicdan azabından kurtulması gerektiğini söyler. Tam komisere anlatacağı sırada, komiser ve yardımcısı, onun işlediği cinayet ve olası şüpheliler üzerine konuşmaya başlarlar. Onları bir süre dinler ne var ki duydukları onu çok etkiler ve orada bayılır. Komiser muavini ona dün dışarı çıkıp çıkmadığını sorar. Sonra da onun gitmesine izin verir.
Bölümün ikinci kısmında Raskolnikov karakoldan çıkıp odasına gelir, yatar ve uyur, kalkınca kadından çaldığı eşyaları alarak dışarı çıkar, birkaç farklı denemeden sonra bir atölyenin bulunduğu yerdeki büyük bir taşın altına hepsini koyar. Sonra bilinçsizce yürür ve kendisini Razumihin'in evinin önünde bulur. Onun odasına gider. Arkadaşı onun kötü durumunu görünce yaptığı çeviri işinin yarısını yapmasını öneriri ve aldığı avansın yarısını verir. Raskolnikov önce alır, çıkar, ama sonra karar değiştirir ve aldıklarını geri bırakarak çıkar. Altı saat sokaklarda dolaştıktan sonra odasına gelir. Kanapede yarı uyur, yarı uyanın haldeyken, kaldığı pansiyonun sahibinin, karakolda gördüğü teğmen tarafından dövüldüğünü düşündüren sesler duyar. Ama yerinden kalkmaz. Bir zaman sonra Nastasya odasına gelir, yiyecek birşeyler getirmiştir. Ona ev sahibesinin neden dövüldüğünü sorar. Nastasya bütün bunlar kan yüzünden der. Hastalığı yüzünden kabus gördüğünü söyler.
üçüncü kısımda yaklaşık dört gün kabuslar içinde uyuyup, uyandığı, düş mü gerçek mi bilemediği insanların gelip gittiğini anımsadığı anlatılır. Sonra bir gün tam uyandığında Razumihin yanında bir görevliyle görünür. Annesinin yolladığı 35 rubleyi imza karşılığı teslim ederler. Raskolnikov'a yemek yedirirler, sonra o yine uykuya dalıp yeniden uyandığında Razumiin ona yaklaşık 10 rubleye yeni giysiler almıştır. Nastasya ile birlikte giydirirler. O sırada Razumihin'in arkadaş olduğu karakoldeki sekreter Zosimov odaya girer.
Dördüncü kısımda da Raskolnikov yine aynı durumda yatağında yatmaktadır. Yanında Razumihin ve Raskolnikov'u kontrol etmek üzere gelen Dr. Zosimov vardır. Nastasya da oradadır. Razumihin ve Zosimov cinayetle ilgili olarak ve polisin göz altına aldığı tefeci kadına gelen Koh, Pestriyakov ve alttaki dairede boyama yapan Mitri ile Nikolay'ın gözaltına alındıklarını konuşurlar. Aslında Raskolnikov da uyanıktır ve sırtı onlara dönük onların konuştuklarını dinlemektedir. Nikolay olaydan bir gün sonra bir kutuda bir çift küpeyi meyhaneciye rehin olarak vermiştir. Sonra sorgu sırasında onu boyadıkları odada bulduğunu söylemiştir. Küpelerin tefeci kadında olduğu ispatlanmış, Nikolay da kendini asmaya çalıştığı sırada yakalanmıştır. Bunlardan dolayı verdiği ifade dikkâte alınmamakta, suçlu olduğu düşünülmektedir. Ancak Razumihin aynı kanıda değildir ve olan biteni gerçeğe yakın bir şekilde tahmin etmektedir. O sırada bunların hepsini Raskolnikov da duymaktadır. Bu sırada içeriye kimsenin tanımadığı birisi girer.
Beşinci bölümde gelen yabancının, Raskolnikov'un kızkardeşinin nişanlısı Piyotr Petroviç Lujin olduğunu öğreniriz. Tanışma sonrası annesinin yazdığı mektuptan sonra da o dönemde olan gelişmelerle, özellikle gençler arasındaki yeni eğilimlerden söz edilir. Raskolnikof pek az katılır konuşmaya, daha çok Razumihin ve Zosimov konuşurlar. Konuşmanın bir bölümünde de tefeci kadının öldürülmesinden söz edilir. Suç olgusu üzerine konuşulur. Sonra annesinin yazdığı mektupta yer alan Lujin'e dair bir nitelemeden söz edince Lujin annesini elelştirir, bunun üzerine Raskolnikov önce Lujin'i kovar, diğerlerinin de üstelemeleri üzerine kendisini yalnız bırakmalarını ister.
İkinci bölümün altıncı kısmında da Raskolnikov onlar çıkınca kalkar ve Razumihin'in satın aldığı giysileri giyer ve dışarı çıkar. Niyeti suçunu itiraf etmek ve teslim olmaktır. Saat akşamın sekizidir. Samanpazarında bir lâternacı ile 15 yaşlarında şarkı söyleyen bir kızla karşılaşır. Kıza 5 kapik verir. Sonra bir adamla konuşmaya çalışır, adam hâlinden ürkerek yanından kaçar. Meyhanelerin bulunduğu sokağa gelir orada da Duklinda diye bir fahişeye para verir.Kristal Palas adlı yere gelir, içeri girer ve eski gazeteleri okumak üzere oturur. Cinayet haberlerini okurken daha önce ziyaretine de gelen, ilk kez karakolda karşılaştığı ve Razumihin'le de arkadaş olan Zamyotov'la karşılaşır. Zamyotov masasına gelip yanına oturur. Gazeteleri bir kenara koyar ve onunla konuşurlar. Raskolnikov onunla biraz dalgageçer ve onu korkutur söyledikleriyle. Sonra lâfı cinayete getirir, diğerinin söylediklerine yönelik tepkisi üzerine gülmeye başlar, adam daha çok şaşırır ve biraz da korkar. Sonra başka suçlara gelir söz; önce para basıp yakalanan bir kalpazan çetesinden konuşurlar. Ardından yine cinayet konusuna dönerler. Raskolnikov sanki bir faraziyeymiş gibi gerçekte yaptıklarını anlatır. Diğeri "delisiniz siz" diyerek ona inanmaz. Sonra Raskolnikov üsteler ve "ya gerçekten ben öldürdüysem" der. Diğeri yine inanmaz, tartışırlar. Raskolnikov hesabı ödeyip kalkar. Kapıda Razumihin'le karşılaşır. Ondan kendisini rahat bırakmasını ister, yine tartışırlar, Razumihin yeni taşındığı ev için verdiği daveti anımsatır ve gelmesini ister. Raskolnikov gelmeyeceğini söyleyerek yürür gider. Bir köprüden geçerken durur. O sırada bir kadın kendini nehre atar, çevredekilerden birisi yetişip kadını kurtarır. Karakoldan söz edilince gidip anlatma konusunda cesaretlenir. Ama yolunu değiştirir ve tefeci kadının oturduğu evin önüne gelir, içeri girer ve kadının dairesinin olduğu dördüncü kata çıkar. Daire boştur ancak iki işçi dairede çalışmaktadır. Önce onu fark etmezler, o da evi dolaşır ve yeniden inceler. Sonra kapının çıngırağı ile oynayınca işçiler onu fark ederler ve müdahale ederler. Aşağıya inerler ve kapısıyla konuşurlar. Kapıcı Raskolnikov'u dışarı atara. Yine bir tereddüt gelir karakola gitme konusunda kendisine. O sırada ileride bir kalabalık görür. O anda yeniden karakola gitmeye karar verir.
Bölümün yedinci ve son kısmında önceki kısımda kalınan yerden sürer roman. Kalabalığa yaklaşınca orada bir kaza olduğunu anlar. İyice yaklaşıp bakınca, bir faytonun altında kalan ve ciddi biçimde ezilen adamın daha önce meyhanede tanıştığı ve evine beraber gittikleri Marmeladov olduğunu anlar. Orada toplananlara ve polislere, ezileni tanıdığını ve evinin çok yakında olduğunu söyler, onu evine götürmelerini ister. Yaralıyı birlikte evine götürürler. Marmeladov'un karısı ve çocukları evdedir. Yararlı adam kötü durumdadır. Bir doktor ve papaz çağrılmasını ister, parasını kendisinin ödeyeceğini söyler. Önce doktor, sonra papaz, sonra da büyük üvey kızının gidip çağırması üzerine öz kızı Sonya gelir. Marmeladov Sonya'nın kolları arasındayken can verir. Raskolnikov cenazeyi nasıl kaldıracağı konusunda söylenen karısına masrafları kendisinin karşılayacağını söyleyip cebindeki 25 rubleyi ona verir. Oradan ayrılıp aşağı inerken, Marmeladov'un üvey kızı gelir ve ona teşekkür edip öper. Raskolnikov yeniden köprüye gider ve Razumihin'in ev partisine gitmeye karar verir. Oraya uğrar ve kalmayacağını söyler. Razumihin de ona eşlik eder ve birlikte kendi odasına gelirler. Daha içeri girmeden odanın ışığının yandığını görürler. Raskolnikov polislerin odasında araştırma yaptıklarını düşünür ama yine de cesaret edip içeri girer. Odadakiler Raskolnikov'un annesi ve kızkardeşidir. Nastasya da onlarla birliktedir ve olan biten herşeyi onlara anlatmıştır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM'ün ilk kısmında Raskolnikov'un anne ve kardeşiyle olan karşılaşması anlatılır. Odasında annesi ve Dunya'yı görünce divanına yatar, annesi ve kardeşi onun hasta olduğunu düşünürler. Sonra konuşmaya başlar başlamaz onların gitmelerini ister. Bu arada da Dunya'ya Lujin'le evlenmemesini ve nişanını hemen atmasını söyler. Razumihin onları gitmeleri konusunda güç de olsa ikna eder ve onları Lujin'in tuttuğu odalarına götürür, bırakır ve Raskolnikov'un yanına döner. 15 dakika sonra da yeniden anne ve kızın yanındadır ve onlara Raskolnikov'un iyi olduğunu ve uyuduğunu söyler. Sonra Dr. Zosimov'la beraber bir daha gelirler anne kızın yanına. Doktor, Raskolnikov ve hastalığı hakkında anne kızı bilgilendirir, onların sorularını yanıtlar. O sırada da Dunya'yı çok beğenir. Aslında Razumihin de Dunya'dan çok etkilenmiştir ve Zosimov'un kız hakkındaki sözleri nedeniyle ona çok kızar. Birlikte Raskolnikov'un kaldığı binaya geri dönerler. Kendisi Raskolnikov'un yanında kalacak, Dr. Zosimov ise evsahibine konuk olacaktır.
İkinci kısımda Razumihin ertesi sabah Raskolnikov'un yanında uyanır ve bir gün önce, anne kıza yönelik davranışları nedeniyle kendi kendine kızar ve kendisiyle tartışır, sonra ev sahibesinin odasında kalan Dr. Zosimov'la aynı tartışmayı sürdürür. İkisi de hazırlanırlar ve anne, kızın kaldıkları pansiyona giderler. Onlar da erken uyanmışlar ve iki saattir onların gelmelerini beklemektedirler. Yeniden Raskolnikov'un durumu ve anne kızın onu son gördükleri zamandan bu yana neler yaptığını öğrenmek üzere Razumihin'i sorgularlar. Bu arada da onun ruhsal durumu ve davranışlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurlar. Sonunda hep birlikte Raskolnikov'un yanına giderler. Onun yanına çıkarken apartmanın ev sahibesinin oturduğu dairenin kapısı aralıktır ve bir çift göz onları izlemektedir.
Üçüncü kısımda ise Razumihin, Zosimov, annesi ve kardeşi hep birlikte Raskolnikov'un odasına girerler. Nastasya da bir kenardadır. Raskolnikov daha iyi görünmektedir. Genel geçer şeylerden konuşurlar, ama arka planda asıl tema Raskolnikov'un daha iyi olmasıdır. Daha sonra konu Dunya ile Lujin'in evlenmeleri konusunda gelir. Raskolnikov yine aynı sözleri söyler ve bu nişanın atılması gerektiğini, eğer Dunya dediğini yapmazsa artık onun kardeşi saymayacağı tehdidinde bulunur. Dunya ise bu evliliği sanıldığı gibi Raskolnikov ya da annesi için değil kendisi için istediğini söyleyerek evleneceğini ifade eder. Bu sırada kullandığı "ben henüz kimseyi öldürmedim" sözü, Raskolnikov'u etkiler ve ilk andaki hâli ve davranışı değişir. Ne var ki çabuk atlatır. Annesi Lujin'in gönderdiği notu Raskolnikov'a verir ve okumasını ister. Raskolnikov iki kez okur ve Lujin'e dair düşüncelerini destekleyen ibareler bulup onları dile getirir. Yine konuşurlar ve Lujin'in anne ve kızıyla yapacağı buluşmaya Razumihin'le birlikte katılacaklarına dair söz verir.
Bölümün dördüncü kısmı bir önceki bölümde kalınan yerden sürer: Tam o sırada kapı açılır ve araba kazasında ölen Marmeladov'un fahişelik yapmak zorunda kalan kızı Sonya odaya girer. Ancak küçücük odadaki kalabalığı görünce çıkmak ister. İlk anda kızı tanımayan Raskolnikov sonra kızı anımsar ve kalması için ısrar eder ve onu ayağa kalkan Razumihin'İn oturduğu sandalyeye oturtur, ardından da annesi ve kız kardeşi başta olmak üzere odadakilerle tanıştırır. Sonya onu babasının cenaze törenine ve sonrasında evlerinde verilen yemeğe çağırır. Raskolnikov geleceğine dair sz verir. Kız Raskolnikov'un odasındaki yoksul hâlden etkilenir ve cebindeki tüm parasını onlara vermesinden utanç duyar. Raskolnikov da kızın davranışlarından etkilenmiştir. Raskolnikov'un isteği üzerine anne kız çıkarlar, Sonya da onlarla birlikte çıkar. Onlar gittikten sonra Zosimov da işleri olduğu gerekçesiyle oradan ayrılır. Raskolnikov Razumihin'den aynı zamanda akrabası olan ve tefeci kadının öldürülmesini araştırma görevi verilen Porfiriy Petroviç'e gitmelerini ister. Aslında o da Raskolnikov'la konuşmak istemektedir ve bunu Razumihin'e söylemiştir. Gitme gerekçesini de tefeci kadına daha önce rehine bıraktığı bir yüzük ve babasından kalan saati geri almak istemesi olarak anlatır. Porfiriy'in evi yakındır, birlikte çıkarlar. O sırada Sonya da evine giderken arkasına iyi giyimli tanımadığı birisi takılır. Adam Sonya'nın yaşadığı binaya girer ve onun kaldığı dairenin yanındaki terzinin dairesinin kapısını çalar. O sırada Sonya ile konuşurlar. Raskolnikov yolda giderken Razumihin'e kızkardeşinden etkilendiğini fark ettiğini belirterek takılır ve bunu herkese söylemekle ve dalga geçmekle tehdit eder. Gülüşerek, çocukça davranışlar yaparak Porfiriy'in dairesine paldır küldür dalarlar.
Beşinci kısımda da Porfiriy'in dairesine girdiklerinde Zamyotov'un da orada olduğunu görürler. Neden gülüştüklerini anlattıktan sonra Raskolnikov Porfiriy'e neden onu ziyaret ettiğini anlatır ve yüzükle saatten söz eder. Porfiriy de zaten kadında rehinesi olan herkesle görüşmüştür, bir tek Raskolnikov kalmıştır görüşmediği. Bunun için kendisini görmeyi çok istediğini belirtir. Ama bu isteğin ardında bir başka neden daha vardır. Raskolnikov'Un hukuk fakültesinde öğrenciliği sürerken bir dergiye yazdığı ama dergi kapandığı için yayınlanmadığını düşündüğü bir yazıdan, yazı başka bir dergide yayınlandığı için haberdar olan Porfiriy bu yazısı üzerine onunla konuşmak da istediğini belirtir. "Suç işleme hakkı" diye bir kavramdan söz edilen yazı üzerine ayrıntılı bir tartışma yaparlar. Raskolnikov'un asıl niyeti, tefeci kadının evine cinayetten sonra yeniden gittiğini Porfiriy'in bilip bilmediğini öğrenmektir. O sormadan Porfiriy buna dair bir soru sorar ama, zamanını cinayet anı olarak bilmekte, ya da mahsustan o zamanmış gibi anımsamaktadır. Razumihin'in de tanıklığıyla bilgi düzeltilir. Konuşmanın bitiminde Porfiriy, Raskolnikov'u resmen tanıklık etmesi için ofisine çağırır. Sonrasında da Razumihin'le birlikte Raskolnikov Porfiriy'in evinden ayrılırlar.
Üçüncü bölümün son kısmında (VI.) Porfiriy'in yanından çıktıktan sonrası anlatılır. Anne-kızın bulunduğu pansiyona gidene kadar, orada olanları konuşurlar. Razumihin hem Raskolnikov'un söylediklerine, hem de Porfiriy'in Zamyoktov'la birlikte Raskolnikov'a yönelik belirsiz sanılarına, belki de olası suçlamalarına itiraz eder. Raskolnikov öyle düşünmelerinin normal olduğunu ama itiraf dışında ellerinde bir kanıtları olmadığını söyler. Tam pansiyonun kapısına geldiğinde ise içeri girmeyeceğini, eve gitmesi gerektiğini, unuttuğu bir şeyi yapıp hemen döneceğini söyleyerek oradan ayrılır. Hızla eve gider ve duvardaki daha önce çaldığı eşyaları koyduğu yırtık kağıdın arkasındaki boşluğu yoklar. Endişe edeceği birşey yoktur ve orası boştur. Sonra dışarı çıkar. Aşağıya indiğinde binanın kapıcısının onu birisine gösterdiğini görür. Adam kendisini gördükten sonra arkasını döner ve gider. Raskolnikov da peşine düşer ve bir süre takip eder. Sonra yanına gelir ve adamın kim olduğuna bakar. Tanımadığı biridir, ama adam onun yüzüne baktığı sırada Raskolnikov'a "katil" der. Kimin katil olduğunu sorup üsteleyince de "sen katilsin" der. Nedenini ve ispatını sorar ama adam bir şey söylemez. Sonra yeniden odasına döner ve divana yatar. Uyku ile uyanıklık arasında Nastasya ve Razumihin odaya gelirler, ama uyukladığını görüp dokunmazlar çıkıp giderler. O arada yeniden az önceki adamı görür onunla tefeci kadının evine giderler, odası eskiden olduu gibidir ve tefeci kadın başı örtülü olarak bir sandalyede oturmaktadır. Raskolnikov kadının kafasını yine bir baltayla parçalar ve aynı anda da uyanır, bunun bir düş olduğunu görür. Ne var ki kapısı açıktır ve içeride bir adam vardır. Onun gözlerini açtığını görünce kendisini tanıtır: Arkadiy İvanoviç Svidrigaylov.
Kitabın DÖRDÜNCÜ BÖLÜM'ünün birinci kısmında odaya giren kişinin, kızkardeşinin adının kötüye çıkmasında rolü olan adam olduğunu anlayan Raskolnikov onu kovar. Ancak adam gitmez ve az önce tanık olduğu şeyler nedeniyle onu kendisine benzettiğini söyler. Bir süre bunun üzerine konuşurlar. Sonra gelme nedeninin Dunya'nın ölen karısı Marfa Petronovna'yın yakını Lujin'le evlenmesini engellemek istediğini söyler. Bunu kendisi için değil, Lujin'in ona layık bir insan olmadığı için istediğini vurgular. Kendisi zaten nişanlıdır ve yas süresinin bitiminde evlenecektir. Eğer Dunya Lujin'le evlenmezse ona on bin ruble vereceğini söyler. Raskolnikov buna da çok şaşırır. Kız kardeşinin ne evlenmek, ne de evlenmemek için para almayacağını söyler. O sırada adam karısının hayaletinin ona üç kez göründüğünü ve bazı isteklerini dile getirdiğini söyler. Bunun üzerine hayaletler var mı yok mu tartışması yaparlar. Adam Raskolnikov'un da hayaletler, en azından kabuslar gördüğünü düşündüğünü belirtir. En son çıkarken de karısının Dunya'ya üç bin ruble bırakığından söz eder. Tam kapıdan çıkarken de Razumihin'le karşılaşırlar.
Bölümün ikinci kısmında Razumihin'le Raskolnikov anne-kızın kaldığı pansiyona giderken yolda Svidrigaylov'la ilgili konuşurlar. Raskolnikov onu ve söylediklerini anlatır. Onun kendisiyle ilgili olarak belki de deliyim dediğini ve ölen tam üç kere karısının hayaletini gördüğünü söylediğini anlatır. Razumihin de öğle yemeğinden sonra yeniden Porfiriy'e gittiğini ve ona Raskolnikov'la ilgili düşünceleri nedeniyle kızıdığını anlatır. Pansiyona geldiklerinde kapıda Lujin'le karşılaşırlar ve birlikte içeri girerler. Razumihin Lujin'le resmen tanışır ama birbirlerini sevmezler. Hepsi bir masanın etrafına oturur ve konuşmaya başlarlar. Raskolnikov ve Lujin'in tavırları aynıdır ama kavga etmezler. Lujin Marfa Petrovna'nın öldüğünden, kocası Svidrigaylov'un da Petersburg'a geldiğinden söz eder. Raskolnikov da onun yanına geldiğinden ve konuştuklarından söz eder. Herkes şaşırır. Ardından da onun söylediklerine değinmeden Lujin ve Dunya'nın nişanlarının bozulması gerektiğinden, bunu istemediğinden söz eder. Tartışma çıkar. Tartışma sırasındaki tavrı yüzünden Dunya Lujin'den soğur ve nişanlanmaktan vazgeçtiğini söyler ve Lujin'i kovar. Lujin gider ama giderken herşeyin düzeleceğini, düzelmesi gerektiğini düşünür.
Sonraki üçüncü bölümde de Razumihin Lujin gittikten sonra hata yaptığını düşünür, buna Raskolnikov'un neden olduğu kanısındadır. Dunya'nın nişanı atması nedeniyle yitirdiklerinden dolayı hayıflanır ve kendini anne kıza affettirmeye çalışmaya karar verir. Pansiyondakiler o gittikten sonra kurtulduklarını düşünerek sevinirler. Razumihin geriye dönmemelerini, Marta Petrovna'nın Dunya'ya bıraktığı miras ve kendisinin dayısından almayı planladığı borçla ortak ve yayınevi kurmalarını ve yaşamlarını sağlayacak gelirir elde edebileceklerini söyler. Tam herşey yoluna girmiş gibiyken, Rskolnikov hepsine birden veda eder ve kendisini unutmalarını isteyerek çekip gider. Razumihin koridorda onun peşinden gelir. Aralarında sesszi bir bakışma olur ve onun aklından geçenleri anlar. Raskolnikov gider, Razumihin geri dönerek anne kıza onun hasta olduğunu, yaptıklarının bundan kaynaklandığını anlatarak sakin olmalarını ister.
Dördüncü bölümde ise Raskolnikov pansiyondan ayrıldıktan sonra doğruca Sonya'nın evine gider. Sonra onu görünce çok şaşırır. Konuşurlar, birbirlerine bakarlar, Raskolnikov onun çaresizliğini ve yaptıklarını Sonya'nın yüzüne vurur. Katerina İvanovna'nın verem yüzünden öleceğini, çocukların sokağa düşeceğini, fahişe ya da dilenci olacaklarını, bunları değiştirmek için elinden bir şey gelmeyeceğini, onları fahişelik yaparak kurtarmasının mümkün olmadığını söyler. Onun yaptıkları ve çektiği acılar nedeniyle tanrı gibi tapılacak bir kadın olduğunu söyler ve ayaklarına kapanır. Sonra öldürdüğü tefeci kadının kardeşi Lizavetta'nın Sonya'ya verdiği Rusça İncil'den Lazar'ın dirilişi bölümünü okumasını ister. Bölüm bitince, yarın onunla gelmesini, bunun ikisini de kurtaracağını söyleyerek ona veda eder. Ayrıca yarın Lizavetta'yı kimin ölüdürdüğünü de söyleyeceğini belirtir. O sırada Sonya'nın kaldığı odanın bitişiğindeki odada bulunan Svidrigaylov onların konuştuklarının tümünü duymuştur. Ertesi günü Raskolnikov'un anlatacaklarını daha iyi ve rahat dinlemek için hazırlık yapar.
Romanın kritik yerlerinden birisi bu bölümün beşinci kısmıdır. Burada Raskolnikov saat onbirde Porfiriy'in bürosuna gider, ama onu bir süre bekletirler. Bu yüzden biraz sinirlenir. İçeri girdiğinde Porfiriy sürekli olark odasının içinde gezinmektedir. Raskolnikovtepki gösterince hemoroidi olduğunu söyler. Raskolnikov'a bunun bir sorgulama değil özel bir görüşme olduğunu belirtir, ara ara da bunu yineler. Ne var ki çeşitli olaylardan söz etse de cümlelerin anlamları içinde hep Raskolnikov'a önelik bir suçlama söz konusudur. Sanki onu köşeye sıkıştırmak istemektedir. Konuşma giderek bir poker ya da satranç oyununa dönüşür. Üstün olan taraf Porfiriy'dir ve bir an gelir ki Raskolnikov'la kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya başlar. Raskolnikov giderek gerilir ve sinirlenir. Ama Porfiriy'in amacının zaten bu olduğunu anlamıştır. O kendisinin itiraf etmesini beklemekte, doğrudan bir suçlama ya da tutuklamayı yeğlememektedir. Dayanabildiği kadar dayanır ve Porfiriy'in istediği olmaz. Porfiriy konuşmanın sonuna doğru ona bir başka kanıt sunacağını söyler. Ama bunu sürekli geciktirir, lâfı dolandırır. Raskolnikov çıkmaya yeltenir ama odanın kapısının kilitli olduğunu fark eder. Tam o sırada ikisini de şaşırtan ve yaşamın olağan akışını bozan bir şey meydana gelir.
Altıncı kısım kapıdaki gürültüler, itişme kakışma sesleriyle başlar. Porfiriy kapıyı açar ve bağırır, o sırada içeriye bir top gibi tefeci kadının evinin bulunduğu binada boyacılık yapanlardan ve cinayetle suçlananlardan birisi olan Nikolay içeri girer. Arkasında bir de jandarma vardır. Porfiriy onu dışarıya atmaya çalışsa da başaramaz. Nikolay tefeci kadını kendisinin bir baltayla öldürdüğünü söyler ve teslim olmak istediğini belirtir. Raskolnikov çok rahatlamış Porfiriy ise şaşırmıştır. Porfiriy onun kendi ağzıyla konuşmadığını söyler. Sonra da lâfı değiştirir ve sürprizin bu olduğunu belirtir. Raskolnikov yutmamıştır. Dolayısıyla oyunun kartları yeniden dağılmıştır, ancak bu kez üstünlük Raskolnikov'a geçmiştir. Porfiriy'le biraz dalga geçer. Giderken Porfiriy arkasından seslenir ve onu usulen yeniden çağıracağını belirtir. Bunun üzerine Raskolnikov ona işinin çok gülünç olduğunu söyler. Nedenini sorunca da "insanları önce katil olduklarına, sonra da olmadıklarına inandırmaya uğraşıyorsun" der ve bunun çok komik olduğunu söyler. Ardından çıkar doğru evine gider. Divanın üzerinde 15-20 dakika uzanır, sonra aklına gelir ve Marmeladov'un cenaze yemeğine gitmek için çıkacağı sırada içeriye birisi girer. Bu kişi ona daha önce sokakta görüp katil olduğunu söyleyen kişidir. İrkilse de adamın davranışlarının tuhaflığı nedeniyle onu dinler. Adam ona iftira ettiği için özür diler ve bugün olanları anlatır. Adam Raskolnikov tefeci kadının evine ikinci gidişinde orada olan ve Raskolnikov'un binanın kapıcısı ile tartışmasına tanık olan adamdır. Onun o akşamki sözleri nedeniyle önerdiği karakola gitme önerisi sırasında dediklerini anımsamaktadır. Ne var ki o akşam kimse karakola gitmemiştir. O ise ertesi günü iş edinir ve onun anlattıklarını Porfiriy'e bugün sabah gidip anlattığını, Porfiriy'in onu odasının içindeki bir başka odaya oturttuğunu, zamanı gelince çağıracağını söylediğini, oradayken Porfiriy'le Raskolnikov arasında geçen konuşmaları duyduğunu, dolayısıyla Porfiriy'in onu nasıl zorladığını duyduğunu, dolayısıyla onun bu tutumunun onun katil olmadığını kendisine gösterdiğini anladığını ve kendini affetmesini söyler. Raskolnikov, Porfiriy'in ona sunacağı kanıtın, daha doğrusu tanığın bu adam olduğunu anlar ve daha da çok rahatlar. Sonra adam çıkar gider. Raskolnikov da cenaze yemeği için çıkar.
Suç ve Ceza'nın BEŞİNCİ BÖLÜM'nün ilk kısmında Katerina İvanovna'nın oturduğu binada geçer. Binanın bir başka dairesinde kalan Andrey Semyonoviç Lebezyatnikov'un yanında konuk olan Lujin, sabah kalkmıştır ve önce kendi kendine, sonra da uyanan arkadaşıyla konuşur. Bir yandan da masanın üzerine yığdığı paraları saymakta ve hesap yapmaktadır. Bir zamanlar Lebezyatnikov'un vasiliğini üstlenmiş Lujin onun Petersburg'da o sırada gittikçe sayıları çoğalan anarşist gruplardan birisinde ve etkili olduğunu düşünmekte ve buradaki yaşamı için bazı avantajları olacağını düşünmektedir. Aslında birbirlerini yeterince tanımamaktadırlar ve hoşlanmamaktadırlar. İkisinin de amacı diğerini kullanmaktır. Lujin nişan meselesinde yaşadıklarından ona söz etmiştir. Sonra söz Katerina ivanovna'nın yas yemeğine gelir. İkisi de değişik nedenlerle davet edilmişlerdir. Ancak ikisi de gitmeyi düşünmemektedirler. Lujin arkadaşından bir mesele için Marmeladov'un kızı Sonya ile görüşmek istediğini söyler, ve onu buraya getirmesini rica eder. Lebezyatnikov hemen aşağı iner ve Sonya'yla geri gelir. Lujin Sonya ile konuşur. Ona aileye nasıl destek olunabileceği konusunda bazı önerilerde bulunur ve katkı olarak bir on ruble verir. Sonra arkadaşı ile yine evlilik ve serbest evlilik üzerine konuşru ve tartışırlar.
Bölümün ikinci kısmında, Katerina İvanovna'nın ölen kocası Marmeladov için verdiği yas yemeğinde yaşananların anlatılmaktadır. Raskolnikov Sonya ile yanyana oturmaktadır. Ancak pek konuşmazlar. En çok konuşan Katerine İvanovna ile evsahibi olan ama yemeğin organizasyonunu üstlenen Ameliya İvanovna'nın önce lâf dokundurmakla başlayan, sonra tartışmaya nihayetinde de kavgaya dönüşen tartışmaları anlatılır. Yemeğin son bölümünde odaya Lujin girer.
Gerilimin yeniden yükseldiği üçüncü kısımda Katerina İvanovna'nın ev sahibesiyle kavgası ve Sonya'ya yönelik hakareti üzerine evdeki şamata tam zirveye ulaşmıştır. Bu sırada Lujin içeri girer ardından da Lebezyatnikov kapıda belirir. İçeri girer girmez Sonya'nın yanına gider ve ondan çaldığı yüz rubleyi hemen geri vermesini ister. Bunun üzerine Sonya'ya yapılan bu suçlama kavganın daha da büyümesine neden olur. Sonunda Katerina İvanovna üvey kızının üzerinin arnmasını ister, ev sahibesiyle birlikte Lujin Sonya'nın ceplerini ararken, sekize katlanmış bir yüz ruble, Sonya'nın bir cebinden dışarı fırlar. Lujin parayı yerden alır ve Sonya'ya dair suçlamalarını sürdürür. Katerina İvanovna ise onu korumaya çalışır ve masum olduğunu ispatlamak için birilerinin bir şey yapmasını ister, özellikle de Raskolnikov'dan yardım ister. Tam o sırada Lebzyatnikov ortaya atılır ve parayı Sonya'nın cebine Lujin'in koyduğunu gördüğünü söyler. Bu kez şaşırma sırası Lujin'dedir ama kıvırtmaya çalışır. O sırada Lebezyatnikov onun bu işi yaptığı sırada neler düşündüğünü seçenekleriyle anlatmaktadır. Ne var ki buna anlam veremediğini söyler. Tam o sırada Raskolnikov ayağa kalkarak bu eyleme açıklama getirir ve Lujin'in Sonya'yı kötülerek kızkardeşiyle niyetlendiği evliği ve bozulan nişanın bunun nedeni olarak açıklar. Bu sava Lebezyatnikov destek verir ve Lujin'in kötü sonuçlanan bu nişan olayından dolayı çok üzgün ve kötü durumda olduğunu bildiğini ekler. Neden bulununca salondaki erkekler Lujin'i çevrelerler, ancak o bu işin mahkemede hallolacağını söyleyerek, iki dinsiz ve serbest düşünceli haytaya yargıçların inanmayacağını, kendisinin haklı olduğunun anlaşılacağını söyleyerek sıvışır. Ardından Sonya odadan çıkar. O sırada ev sahibesi Katerina İvanovna'yı ve çocuklarını evinden kovar. O da çıkar gider. Dağılan toplantıda kalmasının bir anlamı olmadığını düşünen Raskolnikov da Sonya'yla konuşmak üzere dışarı çıkar.
Dördüncü kısımda Raskolnikov Sonya'nın evine gider ve ona işlediği cinayetle ilgili herşeyi nedenleri, gerekçeleri ve baheneleriyle bilrlikte olduğu gibi anlatır. Sonya ona teslim olmasını önerir, oysa o ellerinde hiç bir delil olmadığı için mücadele edeceğini söyler. Ama bir yandan da rahatlamıştır ve hapse girdiğinde Sonya'nın kendisini ziyaret etmesini ister. O sırada kapı çalınır ve Lebezyatnikov içeri girer.
sahne beşinci bölümde de kaldığı yerden sürer. Lebezyatnikov Sonya ve Raskolnikov'a Katerina İvanovna'nın delirdiğini söyler ve yaptıklarını anlatır. Sonya hemen dışarı fırlar, ardından da Lebezyatnikov ve Raskolnikov çıkarlar. Lebezyatnikov ona da ayrıntıları anlatıp yorumlarını söylerken Raskolnikov'un evinin önüne gelirler. Raskolnikov ona bir şey demeden binaya girer ve odasına gidip yatağa uzanır. Kısa bir süre sonra Dunya içeri girer ve abisine annesinin kötü olduğunu son bir kez onu görmesini ve onu rahatlatmasını ister. Raskolnikov ona 'elveda' der, o da çıkar gider. Kardeşine kötü davrandığı için kendisine kızar ve ardından sokağa fırlar, aaçsızca dolaşırken Lebezyatnikov onu görür ve Katerina İvanovna'nın çocuklarına yaptıklarını önlemek için yardımını ister. Etrafında insanların toplandığı bir kalabalığın içine dalarlar ve Katerine İvanovna'nın çocuklarını oynamaya zorladığını, kendisinin de şarkı söyleyerek dilendiğini görürler. Bir polis de onu engellemeye çalışmaktadır. Bir kişi onlara üç ruble verir. Polis onları engelleyeceği sırada çocuklar korkup kaçarlar, Katerina İvanovna da peşlerinden koşarken birden yere kapaklanır ve ağzından kan gelir. O sırada Sonya'nın evine çok yakınlardır, kadını Sonya'nın odasına çıkarırlar ama Katerina İvanovna'nın kanaması durmaz ve bir süre sonra orada ölür. Birden Svidrigaylov ortaya çıkar. Raskolnikov'a yaklaşır ve kız kardeşine vereeğini söylediği parayı bu kadının cenazesi, çocuklarının bir bakımevine yerleştirilmesi ve Sonya'nın kötü yoldan kurtarılması için harcayacağını Dunya'ya söylemesini ister. Konuşurken yer yer Raskolnikov'un Sonya'ya yaptığı itiraf sırasındaki sözcükleri kullanmıştır. Raskolnikov bunu anlayınca çok şaşırır. Sorunca da Svidrigaylov her şeyi duyduğunu ima eder, ama merak etmemesini söyler ve aslında kendisinin birlikte yaşanabilecek bir insan olduğunu söyler.
Bu sahneden sonra romanın ALTINCI ve son bölümü başlar. Bölümün ilk kısmında Raskolnikov'un yaşadığı tuhaflıklar anlatılır, bir ara Katerina İvanovna'nın evine gider. Cenaze oradadır ve Svidrigaylov da söz veridği şeyleri yapmıştır. Sonya'yla bir an kucaklaşır, ama konuşmadan çıkıp gerisin geri evine gelir. Odasında yatarken Razumihin gelir, önce biraz Raskolnikov'un durumu ve deliği üzerine konuşurlar, sonra annesiyle odasına geldiklerini ama bulamadıklarını anlatır. Raskolnikov da ona Dunya'nın geldiğinden ve ona yönelik duygularından söz eder. Sonra Razumihin Dunya'nın bir mektup aldığını ve okuduklarına çok üzüldüğünü, dahası anlamsız şeyler söylediğini aktarır. En son çıkarken de Porfiriy'in cinayetle ilgili her şeyi ona anlattığını, kendisinin konuyla görüşlerini çürüttüğünü, yanılsa da aklına gelen ve herkesin düşündüğü yorumun artık geçerli olmadığını söyleyip gider. O gittikten sonra Svidrigaylov ve Porfiriy'le görüşmesinin iyi olacağını düşünerek dışarı çıkmaya karar verir. Tam çıkacakken kapıda Porfiriy'le karşılaşırlar, onu içeri davet eder ve karşılıklı otururlar.
Bölümün ikinci kısmı adeta, daha önce Porfiriy'in evinde yaşanan satranç ya da poker oyununun ikinci partisi, bir anlamda rövanşı gibidir. Porfiriy'le Raskolnikov karşılıklı konuşurlar. Daha doğrusu Porfiriy Svidrigaylov'dan duyduğu Raskolnikov'un itirafından haberli bir şekilde Raskolnikov'a cinayeti nasıl işlediğini anlatır. Doğrudan katillikle suçlar. Bunun doğru olduğunu bilmektedir ama elinde bir kanıt olmadığını itiraf eder ve Raskolnikov'dan da gerçeği itiraf etmesini beklediğini söyler. Sonra da bir kaç gün içinde de onu tutuklayacağını ekler. Daha sonra Svidrigaylov'un lâfını yineler: 'size hava gerek hava' der. Son olarak da eğer canınıza kıyarsanız bana iki satırlık bir pusula yazın ve 'kadından aldığınız eşyaları koyduğunuz taşın nerede olduğunu yazın' der.
Üçüncü kısımda Raskolnikov Svidrigaylov'la görüşmek için dışarı çıkar. Kafasında bir çok soru işareti vardır. Uzun süre sokaklarda epey dolaşır, sonra onu bir kötü meyhanede otururken görür, ama sanki görmemiş gibi içeri girer, o da onu beklediğini söyler ve masasına oturur, konuşurlar. Ancak konuştuğu konular asıl konuşmak istediklerinin dışındaki konulardır. Bir çeşit gevezelik ederler.
Dördüncü kısımda da Svidrigaylov kendi hikâyesini anlatır, Raskolnikov dinler, arada bazı sorular sorarak açıklamalasını ister. BU arada Dunya ile ilişkisi ve Lujin konusunda da konuşurlar. Onun anlattıklarından Svidrigaylov'un herşeyden haberi olduğunu anlar. Arka arkaya masadan kalkarlar ve meyhaneden çıkarlar.
Son bölümün beşinci kısmında Raskolnikov Svidrigaylov'un ne yapacağını merak etmektedir. Bir gölge gibi onu izlemeye başlar. Diğeri bunu fark eder v evden biraz para aldıktan sonra başka bir yere gideceğini söyler. O da yan dairesinde oturan Sonya'yı ziyaret edeceğini söyler. Ne var ki Svidrigaylov onun Katerina İvanovna'nın çocuklarının kalacağı yurdun yöneticisinin yanında olduğunu söyler ve kapısına kadar gidip evde olmadığını gösterir. Raskolnikov onun yanından ayrılır ve bir köpriye gider suya bakmaya başlar. O sırada Dunya ile geçişmişler ancak onu görmemiştir. Dunya ne yapacağını bilemez. O sırada Svidrigaylov Dunya'ya işaret eder ve onu yanına çağırır. Dunya yanına gider, Ona yazdığı mektupta anlattıklarını katıtlamasını ister. Birlikte Svidrigaylov'Un evine giderler. Sözde Sonya'ya anlattıracaktır. Ama Sonya'nın evde olmadığını, birazdan geleceğini söyleyerek odasına çağırır, sonra da fark ettirmeden kapıyı kilitler. Mektupta anlattıklarını bir kere daha ayrıntılarıyla anlatır. Aradan epey zaman geçer, Sonya'nın gelmemesinden huysuzlanan Dunya gitmek ister ama, kapının kilitli olduğunu fark eder. Svidrigaylov Raskolnikov'u bu durumdan kurtarabileceğini, bunun ise Dunya'nın tavrına bağlı olduğunu söyler. Sonra Dunya'yı sıkıştırır. Dunya cebinden bir tabanca çıkarır ve üzrine gelmemesini söyler. Ancak Svidrigaylov hareket edince ateş eder. Kursşun adamın başını sıyırır. İkinciyi ateş etmesini söyler. Ama Dunya silâhı atar. Bunun üzerine Svidrigaylov onun yanına gelir ve onu kucaklar. Bir süre öyle kalırlar ama sonra bırakır ve kapının anahtarını vererek hemen gitmesini ister. Dunya koşarak çıkar gider. Svidrigaylov da arkasından çıkar.
Altıncı kısımda Svidrigaylov anlatılır. Genç adam bütün gece bir meyhaneden diğerine gider, gezerken çok ıslanır, odasına geri döner, çalışma masasından tüm parasını çıkarır ve cebine koyar, sonra sonya'nın odasına geçer. Ona gideceğini söyler ve üç bin ruble verir. Raskolnikov'la ilgili kimseye birşey söylemeyeceğini, merak etmemesini ister. Verdiği paraları Razumihin'in muhafaza etmesinin daha uygun olacağını, ona ihtiyacı olacağını belirtir. Sonra çıkar gider. Bir saat kadar sonra bu kez nişanlısının ailesinin evine gider. Onlara da çok kalamayacağını önemli bir işi olduğunu, ayrılmak zorunda olduğunu, nişanlısına hediye olarak on bin ruble vermek istediğini söyler. Parayı verir ve onların soru sormasına izin vermeden çeker gider. Yine dolaşır, kötü bir otelde geceler. Çeşitli kâbuslar görür, bir nöbet geçirmiş gibidir. Sabah uyanır, not defterine birşeyler yazar. Otelden çıkar ve itfaiyenin olduğu yangın kulesinin önündeki yahudi bekçinin uyarılarına kulak asmaz ve kendi kafasına bir kurşun sıkarak intihar eder.
Yedinci kısımda Svidrigaylov'un intihar ettiği saatlerde Raskolnikov annesi ve kızkardeşinin kaldıkları yere gider. Annesi yalnızdır, onunla konuşur, ağlaşır, kucaklaşır, vedalaşır. Sonra eve döner, Dunya oradadır, onunla da konuşur ve vedalaşır. Dunya herşeyi bilmektedir. Gece boyunca Sonya'nın yanında kalmış ve Raskolnikov'un gelmesini beklemişlerdir. Sonra Svidrigaylov'un anlattıklarını doğrulamış, dolayısıyla söylediklerindne haberi olmuştur. Dunya'yı yolladıktan sonra o da çıkar ve Sonya'nın evine gider.
Sekizinci bölüm romanın aslında bittiği bölümdür. Raskolnikov Sonya'dan haçı ister, vedalaşırlar ve teslim olmak üzere dışarı çıkar. Sonya'nın dediği gibi herkesin alayları ve dalga geçmesine aldırmadan bir dört yol ağzında yere çöker toprağı öper. Bir ara arkasına baktığında Sonya'nın onu izlediğini fark eder ama yoluna devam ederek karakola gelir. Poroh adındaki ilk görüştüğü polis memuruna gider. Poroh ona çok saygılı davranmaktadır. Zamyatov'un görevden alındığını ve başka bir yere gönderildiğini söyler. Ayrıca Svidrigaylov'un intiharından da söz eder. Raskolnikov'un onu tanıdığını bilmemektedir. Raskolnikov onun öldüğünü öğrenince itiraf etmekten vazgeçer gibi olur, odadan çıkıp aşağı iner, ancak SOnya oradadır ve ona eliyle bir işaret yapar. Bunun üzerin geri döner ve Poroh'a cinayeti kendisinin işlediğini söyler.
Romanın bittiği bu bölümden sonra Dostoyevski sonradan olan biteni anlattığı iki EPILOG bölümü eklemiştir. Bunların ilkinde Raskolnikov'un itirafından sonra olan bitenler anlatılır. Mahkemenin seyri, neler olduğu, aldığı 8 yıllık kürek cezası, yargılama sırasında annesinin ve diğerlerinin yaşadıkları, bu sırada annesinin hastalanması ve ölümü, Sibirya'da ilk dönemde yaşadıkları, Sonya ile ilişkisi özetlenerek dile getirilir. İkincisinde ise Sürgün döneminde yaşananlardan söz edilir. Burada Raskolnikov ve Sonya'nın ayrı ayrı hastalıkları, birbirlerine yönelik duyguları, Raskolnikov'un kendisiyle iç hesaplaşması, diğer mahkumlarla önce çatışmalı, sonra ise daha iyi giden ilişkileri anlatılır. Dünyanın genel gidişine dair çözümleme ve tahminler dile getirilir. Raskolnikov Sonya'ya aşık olduğunu düşünür ve birbirlerine bunu ifade ederler. En sonunda da bu romanın burada bittiği ama, yeni bir hikâyenin başlayacağı söylenir;"bir insanın adım adım yenilenmesinin, adım adım yeniden doğuşunun, adım adım bir dünyadan diğerine geçişinin, yeni, daha önce hiç
bilmediği bir gerçekle tanışmasının hikayesi" diyerek bunun ipuçları verilir.
Yazarın biyografisi:
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
11 Kasım 1821’de Moskova’da doğdu. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan Dostoyevsk’nin babası Mikhail askeri cerrahtı ve onun doğduğu Mariinsky hastanesinde yoksullar için çalışan, alkolik ama disiplinli bir adamdı. Onu hiç sevmediği ve öldüğündeki “tepkisi” nedeniyle kendini suçladığı yazılmıştır. Bir tüccarın kızı olan annesi Maria ise tüberküloz hastalığı olan bir kadındı ve yazar ölene kadar ona baktı.
Yaşamı çok hareketli ve çatışmalarla gecen Dostoyevski, tüm bunlardan yola çıkarak “klasikler” olarak tanımlanan romanları ve daha da önemlisi “roman yazarlığı” kavramını edebiyata yerleştirenlerden birisidir. Yaşamındaki hemen her evre onun bir romanına ya kaynaklık, ya da arka plan olgularını oluşturmuştur. Bu hareketli yaşam içinde hep “uçlar” vardır:
Mühendislik eğitimi ve görevi, yazmak amacıyla hiç sevmediği bu mesleği bırakması, yazdığı ilk romanın karşılaştığı olumlu tepkinin ardından yazdıklarının eleştirilmesi üzerine yazarlığı bırakıp politikaya atılması, kurşuna dizileceği anda affedilip orduya alınması ve subay olması, subayken asker eşi ölmüş bir kadınla evlenmek zorunda kalması ve uzun süre bu zoraki evliliği sürdürüp, eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlenmesi, yazarlık yaşamına geri dönüp ünlenmesi, babasının ölümü sonrasında ortaya çıkan sara hastalığı, bu süre içinde kazandığını kumarhanelerde yemesi, sonra sefalet içinde denecek haldeyken ölmesi ama cenazesine otuz bin insanın katılması yaşamının ana olaylarıdır. 9 Şubat 1881’de Sankt Petersburg’da ölmüştür. Mezarı S.Petersburg’da Tikhvin Mezarlığı’ndadır.
Yapıtları:
Romanları: İnsancıklar (Bednye Lyudi-1846), Öteki (Dvoynik, 1846), Ev Sahibesi (Hozyayka, 1847), Beyaz Geceler (Belıye Noçi, 1848), Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse, 1848), Netochka Nezvanova (Netochka Nezvanova, 1849), Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye, 1861), Ölüler Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma, 1862), Yeraltından Notlar (Zapiski iz podpolya, 1864), Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie, 1866), Kumarbaz (İgrok, 1866), Budala (Idiot, 1866), Ebedi Koca (Veçnıy Muj, 1870), Ecinniler (Besy,1872), Delikanlı (Podrostok, 1875), Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya, 1876), Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi, 1879) “Bir Büyük Günahkarın Yaşamı” adlı eserini ise tamamlayamadan ölmüştür.
Öyküleri: Dokuz Mektupları Romanı (Roman v devyati pis’mah, 1847), Mr. Prokharçin (Gospodin Prokharchin, 1847) , Ev Sahibesi (Hozyajka,1847), Polzunkov (Polzunkov, 1848), Bir Yufka Yürekli (Slaboe serdze. 1848), Kıskanç Koca (Chuzhaya zhena i muzh pod krovat’yu, 1848), Namuslu Bir Hırsız (Chestnyj vor, 1848), Bir Noel Ağacı Ve Düğün (Elka i svad’ba, 1848), Beyaz Geceler (Belye nochi, 1848), Küçük Kahraman (Malen’kij geroj, 1857), Amcanın Rüyası (Dyadyushkin son, 1859), Stepançikovo Köyü (Selo Stepanchikovo i ego obitateli, 1859), Tatsız Bir Olay (Skvernyj anekdot, 1862), Timsah (Krokodil, 1865), Bobok (Bobok, 1873), Uysal Bir Ruh (Krotkaja, 1876), Köylü Marey (Muzhik Marej,1876), Mesih’in Noel ağacı Boy de (Mal’chik u Hrista na elke,1876), Bir Adamın Düşü (Son smeshnogo cheloveka,1877)
Diğerleri: Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları (1863)
Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie, 1866):
Dostoyevski’nin “on”uncu romanı olan Suç ve Ceza, yazarın ilk romanının yayınlanmasından tam yirmi yıl sonra yazılmıştır. Dostoyevski bu romanı Sibirya’daki mahkumiyetinden sonra yazmıştır. Yazarın “olgunluk dönemi”nin ilk yapıtı sayılan bu eser en uzun ikinci romanı olma özelliği taşır. Roman ilk kez “Rus Habercisi” adlı bir dergide yayınlanmıştır.
Bir gazete haberinden (Habere göre “bir üniversite öğrencisi tefeci bir kadını öldürmüş, sonra yakalanıp tutuklanmıştır”. ) yola çıkılarak yazılan roman 1860’lar da Petersburg’da geçer. Romanın kahramanı yoksul bir genç olan Rodion Raskolnikov da yaşanan olayda olduğu gibi maddi nedenlerden dolayı almak istediği hukuk eğitimini tamamlayamayan bir üniversite öğrencisidir.
Roman kahramanı insanın yaşaması için gerekli koşul ve olanaklara sahip olması gerektiğini düşünür. Roman bu bakımdan günümüzde “sosyal haklar” olarak adlandırılan hakların dile getirildiği ilk yazılı yapıtlardan birisi olduğu kabul edilebilir. Oysa bu koşul ve olanaklar için her zaman “para” gereklidir. Para ise, genellikle onunla ne yapacağını bilmeyen ve “insanlık ailesine parazit olan aşağılık insanların elinde”dir. İnsanların para sıkıntısı çekmemesi ve yaşaması için parayı elinde tutanların yok edilmesi bir çözüm olabilir. İşte bu nedenle yaşadığı yoksulluk nedeniyle, zaman zaman sahip olduğu çeşitli eşyaları yok pahasına verdiği “yaşlı ve zengin tefeci” kadın Alyona İvanovna ve ardından bir görgü tanığı bırakmamak amacıyla onun kız kardeşi Lizaveta İvanovna’yı öldürür.
Başka bir deyişle Raskolnikov bilerek, isteyerek ve tasarlayarak bir cinayet işlemiştir, üstelik bunu yapma hakkını da kendisinde görmektedir. Ancak bir süre sonra hiç kimse görmemesine karşın suçluluk duyar, insanlığını ve masumiyetini yitirdiğini düşünür. Kendi ruhunda bir mahkeme kurar ve kendisini yargılar. Sonra da işlediği suçu arkadaşı Sofya’ya itiraf eder ve polise teslim olur.
Roman adalet duygusu üzerinden insanın kendisiyle hesaplaşma sürecinin bir anlatısı, daha doğrusu felsefi bir tartışmasıdır. Dolayısıyla adından da anlaşılacağı üzere hem suçu hem de cezayı içeren bir öykü anlatılır.Sanat tarihçisi ve eleştirmenler yazarın bu romanda, aslında hiçbir zaman sevmediği babasının ölüm sürecindeki tutum ve davranışlarıyla, ona yönelik duygularını ve bu yüzden duyduğu suçluluğu irdelediğini ileri sürerler. Raskolnikov’la kimi benzerlikleri ve onun çatışmalı ruh halini ve kişiliğini mükemmel bir şekilde ve “sahici” kılarak anlatması da bunu destekleyen olgular arasındadır. Fiilen cinayet işlemese de aslında babasının ölümünden biraz da kendisi sorumludur ve Sibirya’da çektiği ceza bu suça aittir.
Romanda diğer yandan yazarlık döneminin başındaki “başarısızlık duygusu” sonrası atıldığı politik mücadele süreci, bulunan bireysel çözümler, sınıf atlama ve bireysel kurtuluş düşünceleriyle, insanların sınıfsal eşitsizlikleri ve bunu aşmak için önerilen çözümlerin ve bu temelde yapılan mücadele pratikleri de romanda tarihsel arka planı oluşturur.
Bireysel vicdan ile toplumsal eşitsizlikler karşısında insan tutumu, bu romanın temel çatışma konularından birisidir. Bu bağlamda politik mücadele döneminde içinde yer aldığı Norodnik’lere ve o dönemdeki “ateist” geçmişine dair bir özeleştiri olarak da sayılabilir.
Kuşkusuz romanın kurgusu ve anlatılan olaylarda “yoksullar, ezilenler, güçsüzler” lehine bir duruş da söz konusudur. Bu bakımdan roman “gerçekçi romanların” doruk noktalarından birisini ortaya koyarken, bu sürecin sonrasındaki” devrim”i hissetmek de olasıdır.
O ayak seslerini yazar şöyle dile getiriyor: “Ama burada yeni bir öykü başlıyor: Bir insanın yavaş yavaş yenilenmesinin, yeni bir hayat bulmasının, bir dünyadan başka bir dünyaya geçmesinin, hiç bilmediği yepyeni bir gerçekle tanışmasının öyküsü... ve bu öykü yeni bir kitabın konusu olabilir. Bizim şimdiki öykümüzse burada bitiyor.”
Bazı kaynaklar:
Andre Gide - Dostoyevski - Çeviren: Bertan Onaran, De Yay-1965,
Edward Hallett Carr - Dostoyevski(Biyografi), Çeviren: Ayhan Gerçeker, İletişim Yayınları, 2014(Sekizinci baskı),
Henri Troyat - Dostoyevski(Biyografi), Çeviren: Leyla Gürsel, İletişim Yayınları, 2014(Üçüncü baskı),
Mihail Bakhtin - Dostoyevski Poetikasının Sorunları, Çeviren: Cem Soydemir, Metis Yayınları, 2004,
Rene Girard - Dostoyevski Yeraltı İnsanı, Çeviren: Orçun Türkay, Everest Yayınları, 2014,
Oğuz Özgül(Derleyen), Dostoyevskinin Mirasi, Pencere Yayınları, 1994
Filmler:
Eser ilk kez 1923 yılında Robert Wiene tarafından filme çekilmiştir. BUgüne kadar toplam olarak 25 kez filme alınan yapıtın en önemli uyarlamaları arasında aşağıdaki filmler yer almaktadır.
"Suç ve Ceza / Prestupleniye i Nakazaniye" Yönetmen: Lev Kulidzhanov; Senaryo: Fyodor Dostoevsky, Nikolai Figurovsky, Lev Kulidzhanov, Yapım yılı: 1969; Süre: 3 saat, 41 dakika; Ülke: Sovyet Birliği; Vizyon tarihi: 28 Eylül 1970 Pazartesi
( Bu filmi Türkçe altyazılı olarak şu bağlantılardan izleyebilirsiniz: birinci bölüm , ikinci bölüm)
"Suç ve Ceza / Crime and Punishment" Yönetmen: Julian Jarrold / Senaryo: Fyodor Dostoevsky, Tony Marchant / Yapım yılı: 2002 / Süre: 3 saat, 20 dakika / Ülke: İngiltere / Vizyon tarihi: 12 Şubat 2002 Salı
Yazılar:
Kitaba dair bazı yazılar:
"Suç ve Ceza Hakkında İnceleme" ; Hüseyin Hakan, İzdiham Dergisi, 30.sayı;
"Suç ve Ceza" ; Ömer Şentürk, Kişisel Yayın, Makale;
"Bir Eğitim Romanı: Suç ve Ceza" ; Yrd. Doç. Dr. Leyla Şener, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eskişehir Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, Kasım 2016 Cilt: 5 Sayı: 4 Makale No: 19 ISSN: 2146-9199;
"Rus Eleştiri Tarihinde Dostoyevski" ; Dr. Leylâ Hafızoğlu, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü; U.Ü. Fen-Eedebiyat Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 5, 2003/2
*"Derbeder Bir Kâhin" Cansu Yılmazçelik,
K dergisi, Sayı: 26, sayfa: 6-11; 30.03.2007
(Okumak için fotoğrafların üzerine tıklayınız>